Başlık ekle |
Başlık ekle |
Зоя Ленденская-Большакова
Зоя Ленденская-Большакова
Зоя Ленденская-Большакова
/LONELİNESS)
İnancın ön plana çıktığı kesimden yeterince güçlü sanat ve sanatçı çıkmaz!.. Bu bir klişe, nedeni ise, algımızın 'dindar-laik' ayrımıyla biçimlenmiş olması, dindarlığın karşıtı laik olmak değil, laik bir kişi de dindar olabilir çünkü, çevrenize bakın göreceksiniz.
Laiklik bir durumun açımlanması, dindarlık ise bir iş, bir eylem ya da mantalitenin kişide varlığını sürdürebilmesi. Dindar kişi, dindarlığını yaşayan, bir eylem olarak onu ortaya koyan kişi, karşıtı ise laik kişi değil, aksine dini hiç bir eyleme girişmeyen, kişiliğinde böyle bir iş ya da devinim barındırmayan kişi demek.
Bu onun laik olduğunu da göstermez, sadece laik diyebildiğimiz durum kategorisinin içinde değerlendirebileceğimiz anlamına gelir.
Geçmişte batının, rönesansın bütün sanatçıları, bilim insanları neredeyse dindardı, dinsel çatışma, kavramsal yenilik sanatı da körükledi.
Günümüzde dindarlık kişinin o alana varlığını adamasına yol açıyor, onun sanatı, var olma biçimi dindarlık, sanatla uğraşı yerine, deyim yerindeyse dindarlık diyebileceğimiz işlevsellikle varoluşunu arıyor, onu önelliyor.
Laik sanatçı diye bir şey yok, çünkü onların ritüel olarak dindar sayılmayan görüntüleri gerçekte çoğunun tanrı inancı ve dine saygınlık noktasında belki de dindar ya da onlardan çok bir inanca taşımasına engel değil.
Arılaştırırsak, dindarlık işlevsel bir durum, bir adanma, bir iş, bir eylem olduğu için, sanatçıyla benzeşen bir işlevsellik barındırıyor, diyesim insana ne iş yapar dediğinizde, sanatçıdır, resim yapar denilebildiği gibi, bir başkasına dindardır, tapıncaya adamış kendini, dahası bize bozunmuş gibi gelen bir deyimle dindarlık yapar diyebiliriz.
Dindar kişi sanata uzak ve soğuktur yaklaşımı ise, düşünsellikte bir seçilim göstergesi, bir belirtge olmakla birlikte ötesinde; faşizmin kendisi dışındaki edimlere ya da sosyalizmin Tarkovski filmlerine kısıtlar, bir irite, itinç içinde olması veya kendi sanat anlayışını dikte ettirmesine benzer; fundamentalizm'de erke dönüştüğünde, kendi sanat anlayışını dikte ettirecektir, bu laik bir sistemde de, doğallıkla bir takım ayrışmaların olabileceği anlamına gelir ki, dindar kişinin, dindarlığın sanatı kendi anlayışına sürükler yaklaşımına benzeş, ufuktaş durumlarla karşılaşabiliriz. Örneğin laik sistem Nazım'a alışma dönemine bir bakışım, bir refleks gösteriyor, şeri bir sistemin Hallaç veya Haccac'ı tanıtlar ya da bir paye vermesi gibi. Geçmişte sanatçılar ölüyor, hatta Turan Dursun gibi teizmin iç yüzünü açığa vuranlar yok ediliyordu. Her sistem kendini korumak için klişeler üretir.
Sanat, onu domine eden toplumların sanatıdır gerçekte, bir de her şeyde olduğu gibi sanat gözle görünmez ama güçlüden yanadır, Marks'ın sözünü ettiği gibi bir kapital, sermaye içi bir edim, bir devinimdir, muhalefet ya da karşıtlık dediğimiz şey olmazsa olmaz noktasına varamadan sönüp giden bir gece feneridir, dönüp geriye bakınca bu görülebilir. Batının tüm herşeydeki total üstünlüğü, sermayeci-kapital'ist sistemdeki ezici üstünlüğüne yaslanır ve sanılanın aksine sanat içerikte güçlü ve ikonikse de, muhalif olma açısından zayıf bir görüntü ve cılız sonuçlar verir ve paratorlar ve parokrasiyle doğallıkla bir bütünlük içindedir. Nitel muhalefet sertçil görünür ama anlayış sınırı verevine geniştir, birbirini içtenlikle tetikler, batı dışında, sanatsal muhalefet göreceli olarak abartılı ama gerçekte nicel ve nitel zayıflık gösterir, ne ki anlayış sınırı dikeydir ve birbirini gönülsüzce de olsa zorlar ve açıkça dışlamaya çalışır. Biçimsel de olsa güç, güçlü muhalefet demektir.
Sanat elbette muhaliftir ama hiç bir düzen de sanıldığı kadar us dışı değildir, yoksa her sanatçı bir deccal, her düzende anarşizan bir karmaşım biçiminde algılanmaktan kurtulamazdı. Dolayımla yaşamımız kadar sanatımız da kusurludur, sanatımız kadar yaşamımızda, sanat gelecekçi, hümanist bir arayış biçimidir, ütobik bir arayışın yaşamın verileriyle, çağrışımlarıyla harmanlanan dışavurumudur. Gerçellikte, gelecek yaşam için bir ufuk, sanat ise gelecek için bir umuttur...