28 Ekim 2019 Pazartesi

GABRİELA MARQUEZ'LE SOSYAL AĞ TİRATLARI



senin ruhun deforme olmuş.
iyi geceler
henüz delirmediğimi anlaman gerek.
hoşçakal meleğim
*
hiç bir işe yaramayan tiratların
gördüğüm en güzel ve sıcak kanlı familya
ama ben yalnızca bir sayı.
şimdi uyu ve ne istersen yap.
sağ olasın ve lanetler olsun.
ve kutsanmış özürleri.
*
bu tür umarsızlık idiotlaştırıyor beni,
yaşamdan uzaklaştırıyor.
sen umudum değil, bir zehirsin.
*
sana aşığım ve bu bir budalalık
ve bu sözcükler gibi iğrenç.
bir şizofren aşısı!
*
demek uyumadın!
gözyaşı dökelim mi
sinir sistemim boşlukta yüzüyor
ve sen çalışamazsın.
*
seninle avunmak zorundayım
bu bir beyin engeli
ve sayrı olmam için
güzel bir başlangıç.
*
uyumaya git sen.
sağol bana sunduğun
melankolik utkular
ve egzotik tortular için
sağolasın
ve sonunda gördük işte
ben ben değilim.
*
mutsuzluk ve demoralize.
konuşmamız bir anevrizma!
senin yorgun yelkenli
başka bir şey değil!
*
ve en kötü şey,
şu konuşmalarımızın,
göklere doğru uçması
*
sen yoksun belki de...
belki bende yaşamıyorumdur.
öyle...
*
bir tünel mi bu, dipsiz bir karadelik
söz bitti.
senin için yitik
benim için bir cinnet bahçesi!
öyle görünüyor
ne yazık ki.
ve bu yazgımız.
*
bu dostluk uçup gidecek.
öteki tarafta yaşayalım mı
ve bu çok acı.
*
çok düşüncelisin
zorlamana gerek yok.
senin gibi biriyle yaşamak
görkemli olurdu.
ölüp giderdim mutlulukla.
*
her yönüyle doyurucu
sen, ruhların kadını
ve kurbanı.
gülümsemesi korkunç
*
böyle iyi, uzaktayız.
ve gözyaşları kadar yakın
sana tapıyorum
*
periferi çok kötü.
sana bağlanmak,
senin gölgende yaşamak
*
bu parçalanmışlıkla nasıl yaşayabilirim
odysseus olurum
senin yörüngenden çıkamamak.
kendimi yitirmem,
hiçlikle komşu olmak.
*
şu konuşmayı sürdürmen beni deli ediyor.
ve dudakların kan içinde kalabilir
bir dudak payı bırak
ve sakın yaklaşma
*
seninle yaşamak isterdim
ama bir gün bile sürmez bu
şalal'ın babası
yeşaya'da bile yazılı
tanah'ın meleksi şeytanı
yok edilmelidir.
*
benim için büyük bir çokluk
çıldırtan bir anlaksın.
yıldırıcı.
*
ve bir o kadar alçak gönüllü
seni bu yüzden çiğneyebilirim.
ve yaşamdan öç almak isteyen
düşmanın olabilirim.
*
seni delirtebilirim.
unutacak değilim
ve çekinmiyorum.
yitirecek bir şeyim yok.
*
senin yuvağına beynimi sokmalıydım.
ben senin için kusursuz olabilirim.
ama yansıman çekinmemi gerektiriyor!
*
olağan dışısın ve
bütün bir yeryüzünün düşmanı
sana işkence yapabilirim
kanın akabilir
çelişkiler içindeyim
*
çünkü beni küçümsüyorsun
ve seni küçümsüyorum
çünkü benden güçlüsün
*
günahsız bir alevsin
vicdanıyla tutuşan bir cadı
hangi kitapta yazıyor bu
benim olurken seni yok etmeliyim
*
anladım ki
uygarlığımız sana aykırı
çok güçlüsün
olağan dışı
esintisi yok edici bir fırtına
*
ve resimlerin çok ilkel
düşüncelerin sınır dışı
senden hiçbir şey olmaz
atomik bir fahişe,
retoryan
moleküler bir yosma
hiç biri
çok güçlüsün
*
sevişmek değil
çarpışmak istiyorum seninle
tüm iğrençliğimle
yitip gidiyorum
parçalanıyorum seninle
*
seninle kutuplara kalabilirim
anlaşılmaz, tuhaf düşüncelerin iyesi
esperanto konuşuyor gibisin
*
sen arzunun karanlık nesnesisin
kanım tutuşuyor
etin cebri, inancın sabrı
kışkırtıcı cebrailim
*
marki de sade'ın olabilirim
*
şaşırmıyorsun
ilgini çekmez oluyorum.
çünkü sen bir anomalisin
ve insan üstü
*
tiksinmeyi öğren ki,
seni tüketebileyim.
ve mübarek
şol gaitanı.
*
iğrenç ve kusturucu birisin
öyle miyim.
kaya tavşanı.
sana egemen olamıyorum.
ırmakların kelepçesiz,
sana saldırabilirim
faşizan görselim
beni aşıyorsun
*
at horozum
sevda çiçeğim
sosiyetas incili
sen yüreğimdeki ben
ben aynadaki senimsin.

14 Ekim 2019 Pazartesi

PAROKANTO


İndik sonra Venüs'üne.
Mehtapla süslü ayin, yarılan sulara, şarap rengi okeanosa ve
Dilek çekip, süzüldük ışıklı yosmaya.
Yükleyip döl yatağına pruvada, gövdelerimizi de
Şişelere sığan Sbyl şimdi, yorgun düşmüş, dibe vereceğim alyansı,
Çekip götürsün bizi dünya, gemi gıcırtısı kalçalarına
Mikail'in işi bu, trivesti, bornozu süslü
Tavustan tepeli, yele verdik burnunu işte ve çöktük sonra tanrıçaya
Yürüdük çayırı, gerip yelkeni, batana dek gün
Gömüldü bitkin uykusuna, kapladı gölgeler tunçtan göğsünü
Vardık sonsuz kapısına, çok derin vulvaların
Çağatay Han'ın ülkesine ve cinlerle dolu kentlerine
Bürülü ipekli, sarı güneşten, ölgün serabı,
Işıltısı ile döl ırmaklarının
Çekmiş yıldızlarını ve tepegöz bakan
En karanlık gece kaplamış, adam otu ayları
Geriye bakıp durduk gene, Canopus, sonra ulaştı Hades'e
Sonsuz Küs Aias'ın küstüğü yere
Patroklos ve Paris kucaklaştı bizle,
Ve çekip can çubuğunu ortasından
Çukuru doldurduk Herakles boyu
Ve sunduk hayasızca kin dolu geçmişimizi
Bal, balsam,şarapla karılmış tin tözü
Yakardık sonra, göçmüş kaltakların atları
Atlantis'in ütopyası, kurbanlık haspaların
Ve daha bir yığın şey yığdık, kurtulmalık olarak
Bir cadıda kendi başında kervanın ve kara.
Boşaldı birden kara kan çukura
Girdi yarığa dülger balığı. Ruh aradı Avernus'u ve
İçtik Erebos'ta, kokuşmuş ölüsünü körpe etlerin.
Gençliğimin ve dölden yoksun yaşlılığım
Gözyaşlarıyla ıslak baygın kokulu kızlar
Bir sürü nisan, demir uçlarıyla örseli mızrakların
Yıldız artıklarıyla, düşmüş işte kolları
Sardılar çevremi bağırıp çığlık çığlığa
Solmuş yüzüm, daha çok kurbanlık bağışladık tanrıya
Sürüler dolusu kesip öldürdüler, gemi dolusu tunç bıçaklarla
Güzel kokular dökünüp yakalamışlardı Diana'yı da
Güçlü Styks'la  ve övülen Persephoneia'de, 
Sıyırdı Kharon küreğin dipçiğini ve
Dedim o zaman uzak tutma, azılı kısır ölümü
Gelene dek Proksima rıhtımdan, üç  satir
Kharon geldi önce kürekçi ve İsa geçti oğluyla
Çarmıhta gibi gibi serilip kaldılar uykulu toprakta
Gövdesi ahırların orada, baba evinde.
Yıkanmamış, kefenlenmemiş, bir yığın iş güç yüzünden
Acınası ruh. Bağırarak üç arşın, kurt deliği aç dedim sonra
Sirius, ey üvey anne, sen nasıl geldin karanlık buralara
Yürüyerek uçup da, ta denizleri
Ve dedi, o ağırsak bedeniyle
Kötü kader ve bol şarap. Uyudum Bellatriks'in kovuğunda
İnerken korkuluksuz uzun merdivenleri
Düştüm cehennemin yaşlı otlaklarına
Uzvumu parçaladım, Kerberos kemirsin döş yerlerimi
Ama sen ey kral unutma gömülmemiş, ardından ağlanmamış beni
Yığ pusatlarımı, kaya koruğundan bir lahit, adım yazılsın üstüne
Kara salkımlı bir adamla, koyup, sürüp gidecek adı
Ve sapla dostlarla birlikte, çektiğim küreği düşlerime
Antigone gelsin sonra, çok çektirdiğim ve sonra Tebaili krallar
Taşıyarak altın asasını ve hesap bilen Lidya sikkelerini
Gene mi, ikinci kez mi, bir kucak, yaldızı kötü prens.
Geliyorlar yüz yüze, güneşsiz ölüm, bu mutsuz yere
Çekilin çukurun başından, içsin şu kızıl iksiri
Anlatayım sana geleceğini. Ve baldızımla geri çekilsin.
Ve güç aldı karnından dedi ki, Vilusa
Dönecek kin ve kanlı Jüpiter'de, aşarak karanlık suları
Yitirecek arkadaşlarını ölüm. Sonra canavarları tuttu ha
Yat huzur içinde, İyonyalı tecimen, sözünü ettiğim
Venedik'te ofiste, geçmez İliad'da, 2019
Ve yelken açtı sirenler, sığır çalıp uzaklaştılar
Sürülerle, sayılmasız nice adamlar, Kirke'de
Girit'e kaçan, altın taçlı Pindaros'un
En korktuğum, bronzdan kuşağı işte
Ve göğüs başı, sen ey mermerlere göz kırpan
Argonotların altın postuyla bir amazon. Koreli.



***

BÜYÜK TİGRAN
Büyük Tigran'ım ben. Doğu Roma'nın hükümdarı. Kapadokya'dan İran'a kadar büyük Armenian'ın kralı. M.Ö. 95 - 55. Tigranocerta'yı yaratan. Mezopotamyanın şanı.
Rönesans çağında sayısız operalar, sayısız librettolar yazıldı bana!..
Ben, oğul Tigran.
Scarlatti, Vivaldi, Guglielmi, Righini ve Tozzi benim için göz yaşı döktüler.
Utkular ve yenilgiler yazgımdır benim.
Dört mevsim konçertosunun suflörü, Barok dönem bestecisi Vivaldi büyük kompozitördü.
Yıldırım'la bir tuttu beni!..
Il Tigrane, Papa'nın yeğeni Faustina Mattei Conti Guadagnolo'ya adanmıştı.
Zaman içinde unutuldu.
Tahranlı Marits Sanosian'dır beni yeniden canlandıran.
Yerevan Opera ve Bale orkestrası Il Tigrane'yi ilk kez sahneledi.
Aryalar tiz ve can verici.
Pontus Kralı VI Mithradates ve kızı Kleopatra'da eşlik eder bana, kraliçemdir!..
Onun recitatifi, klavsen eşlikli konuşmayla başlar opera!..
Ve şöyle sürüp gider!..
'Büyük kalpazan, şimdi Abovyan'dan ayrılıyorsun ya,
İcevan üzerine bir kitap yazma planlarınla
Yapıtında Tigran'dan söz etsen ya
Şanlı Tigran, elbette Doğu Roma'nın
en hoş, en çok âşık olunan delikanlısı
yaşantısı başkalarına benzemez
ona bir bedel ödenecekse, başkalarına ödenmez
yalnızca birkaç gün onunla olabilmek için
yüzlerce sikke verirler. Abovyan'da,
İcevan'da hatta Kayrevan'da bile
Onun kadar güzel bir genç bulunamaz.
''Yalnız insanlar, bizim görmediğimiz şeyleri görürler: dünyaya son derece duyarlı gözlerle bakarlar. Yalnızlık, derin düşünce ve dünyadan elini eteğini çekme, ruhu inceltir, keskinleştirir. Bizse insanlarla görüşerek, düşünmekten kaçarak ve yeryüzü zevkleriyle köreltiriz onu. Bu nedenle bizim görmediklerimizi görürler. Bir odada yalnız başına kalan insan, saatin vuruşlarını açık seçik duyar. Ama içeri biri girer ve bir konuşma başlarsa onu artık duymaz olur. Vuruşlar duyulmaz hale gelmemiştir oysa.''


AYNA


Gördüm...
Orada, Şam yolunda gözleri kör olan Saul'ü gördüm.

Karşı koymanın işbirliği olduğunu.

Orada Dede Korkut mezarlığını

Orada, Orhun'un anıtlarını gördüm.

*

Su sıçanı çığlık attı, İblis kuşu gene çınladı işte

Orada Vatikan'ı, Kudüs'te ağlayanı
Orada Filist denizini
En büyük günahkâr hiç bir şey yapmayandır diyeni
Yuşa'yı gördüm.
*
Orada putperest heykelimiz Kabe'yi gördüm.
Orada geçip giden zamanları, yinelemeyi gördüm.
Orada akıp giden tarihi gördüm
İnsan mezarlarını, sararmış kemikleri ve bin bir çeşit kemirgeni
*
Çıyanları, kurtları, kırk ayakları ve solucanı
Orada kafataslarının içindeki, ceylanı gördüm
Orada çalılıklar arasında çiftleşenleri, ölümden iğrenenleri
Bebek eti yiyenleri ve gözleri görmeyenleri gördüm.
*
Orada katıksız soyutlama, linç ve illüzyon, sonsuz manipülasyonları gördüm
Orada, merkantif cehennemin basamaklarını, Zirkon gezegenini
Mormonların dilini, Silikon vadisini gördüm.
*
Orada Kezban'ın sol göğsünü eriten kanseri gördüm
Meşhed çobanlarını gördüm orada, Nagazaki kurbanlarını,
Hiroşima mutantlarını...
*
Barış için savaş çığlığı atanları, boşluğa bakanları
Yalvarılar içindeki şeytanla, meleklerin melekutunu gördüm.
*
Orada imansız dindarları, cinsiyetsiz yurtları,
Sevgi Bakanlığı'nı gördüm.
*
Orada Anti Dühring okuyanları
Hitayları, Akatları, Peru'yu,
Orada Quetzalcoatl'ı gördüm.
*
Orada Chomsky'yi, Harari'yi, Che'yi
Babasız İsa'yla, Meryem'i gördüm.
Orada Adorno'nun 'Söz Ne İşe Yarar'ını gördüm.
*
Orada Puvatya'yı, orada Katharlar'ı, Isfahan'ı
Orada Tanrı bolluktur, yaşam boşluktur diyenleri,
Orada Mevlana sevenleri, Yemen'e gidenleri gördüm.
*
Orada Gazali'yi orada Suhreverdi'yi, Kum kentinden dönenleri gördüm.
Gökyüzünde uçanları, Halep'e inenleri,
Mollaları, papayı, zangoçlar ve havraları
Orada alevle tutuşan medreseleri gördüm.
*
Orada hatim indiren, çölü geçeni, bataklıkta yüzenler ve borç içinde gezeni gördüm.
Orada Şiraz'ı, orada Hafız'ı, ikonoplastları, palimsestleri, direkçi Simonları gördüm.
*
Orada topalı gördüm, inmeliyi gördüm.
Orada vebayı, sarayı, sarı humma ve kuduzu gördüm
*
Orada şirk soyundan gelenleri; bir peçeyi beğenenleri
Orada cihat yolunda kazananları, haçlılardan ağlayanları, 'Ağlama Duvarı'nda yas tutanları
Orada öbür dünyayı bekleyenleri, kederle, kahırla gelip geçenleri gördüm.
*
Orada sarı güller,  bülbüller ve şıkırtılarla akan  suları, köpükler içinde çağlayanları gördüm.   
Orada  tanrı  asistanlarını, resule tapanlarını gördüm.
Orada pazarlıklar, simsarlıkları ve cinnet meleklerini gördüm
Orada sarı güller,  bülbüller, şıkırtılar içinde akan  suları, köpükler içinde çağlayanları gördüm.           
*
Orada O'nu, Konuşan Hayvan'ı,
Orada insanı,
Orada kendimi gördüm.







MELANKOLİNİN KIRILGAN TARİHİ
Başını koyar koymaz uyuyandan gözlerini istedim
Düşlerinde bile gülümseyenlerden düşlerini
Efemera işleri ve madalya düşkünlerinden cesaretini
İbrahimilerden sabırlarını
Ve şeytan geçitlerinden hilelerini istedim.
Tanrı sancısıyla kıvranandan tanrılarını
Ucuz saat takan ve üçüz çocuklara bakandan niyetini
Beklentilerini umut tacirlerinden
Ve çiçek yetiştiricilerinden cennetlerini istedim
Kaale almadılar
Gitmek istedim.
***
FÜRUĞZAD

Şiir nedir diyorsun?..

Mavi kanatlarınla gözlerime bakarken...

Şiir nedir diye soracak mıydın sen?..

Canımın canı içinden geçerken.

Ey gecelerin yasemeni, aşk bahçelerinin gülü

Şiir nedir biliyor musun?..

Yalnız ve yalnızca sen...




CHAT

Ben Lizbon'dayım  döl ırmakları bile uzanamaz Amazon'da olsa sensiz gözyaşlarım ıslak ruhlar gibi direk çeksem yelkenlime gelebilir miyim Gemini gibi ruhum hep yanımdasın tunç bıçaklar gibiyim Kirke bile kıskanır güzel kokular sürünüp döküneyim seni mürle ovayım Uranos'u aratmıyor bedenim işte sıyırdım dar kılıcımı uzak tuttum azılı kısır ölümü gelene dek Teireşias ve Elpenor dostlarımla yükleyip döl yatağına gövdelerimizi onlar gelmeden çok çektirdiğim baldızı kötü kader tümülüslerden kadim vücudun yarılan sulara şarap rengi okeanosa ve yinelemelere dayanıklıdır aşkın okyanusları onlar göğün altında yeni bir şey yok tam aksine ölüm türleri var laser hidrojenler siyanür napalm vesaire uygarlığımız kanibalist ve emperyal bir yineleme bunlar bir düzenek öyleyse kan şarap et ekmek değil midir yaşasın elini kana bulamayan tek yalvaç İsa tanrıyı günahlarımız için yarattık Gabriela kim lerin işi bu trivesti bornozu süslü senin  etini akmakta olan kanını bedenimde duymak istiyorum sana  olan arzumun   korkunç    tadı cezbediyor beni kin dolu Neptune'a aşarak karanlık suları Argiciada'nın altın dalını taşıyan sümbül dalı gibiydi göğsün  onun sarı güneşten ölgün serabı Kerberos kemirsin döş yerini dönsün kin dolu Jüpiter'e aşıp karanlık suları yitirecek bütün arkadaşlarını sonra bir eARTh arar kendine yat huzur içinde tecimen Ayşe sözünü ettiğim ışıltısında ırmak sularının Mikail'in işi bu aşk ateşi bedene  kavuşmaktır yıkanabilir yeryüzünün kehaneti perilerle  bahar  gelmiş  gotik güzel gizemli fiziğin benim yenilgim aşkı arıyorum bir gün bir kitap buldum uzun bir aşk öyküsü  vardı içler acısı ve yakıcı şimdi bir sevgilim oldu bugünlerde işte o kitap Isfahan tapınaklarında Şiraz'ın gül bahçelerinde onunla sevişiyorum artık tanrı bizi ayırmak için aşkı icat etti diyordu çünkü ben sana aşığım ve bu sadece acı çekmemi sağlıyordu aşk cesaret verir fütursuzluk aşılar kışkırtıcı densiz olabilirim klasik çağların simgesi gibisin ruhum seninle sevişmek istiyor platonik aşk benimki bedenim çok uzaklarda ama açgözlü değilim şimdilik hoşçakal güzelim uzun bir gece şiire dönüşebilir anlamanı istiyorum edebiyat iyi ki var aksi halde aşkımız başka bir yerde barınamazdı umarsızım ama aşk böyle bir şey öpüyorum bu düşlerimde ki tek gerçekliğim seninleyim ben ama hep özleyeceğim