6 Ocak 2019 Pazar

PROLOG


Nice yazı-yazıt, zamanın kıskançlığı içinde, yok olup gittiler.

Sanki...

Bir insan için üzünç verici bir şeydir bu. Düşüncemiz, bir üyemiz, ilgilendiğimiz bir şey ya da bir yakınımız yok olup gittiğinde, bizden de bir parça yok olup gider.

Yavaş yavaş ölürüz.

İnsan varlığın bir parçasıdır. Evrende bizim bir parçamız. Matematik pekinlikten, duyu ötesine, var olmak ister madde. Hiç bir şey yok olmak istemez. Yokluk küçücük bir nokta olsa bile -ki o bile değildir-, ama bilinir ki gerçekte; tanrıda oradadır, varlıkta, eşyada, bilgiye mahkum olan insanlıkta, evrende ve karanlıkta...

Her şey.

Nedir ki bunu bilemediğimiz, kesinleyemediğimiz için, hep yaşamak isteriz, hiçlikte olsa bile, varlıkla olsa bile...

Düşlerimiz sürüp gitsin isteriz hep.

Sonsuzca yaşamak...

Işık ışığı üretebilir mi diye sorarız sürgit...

Bunu bilen küçücük nokta, bize bakar durur.

Bizde ona...

Bütün sorun budur evrende. Bir bakıştır her şey.

Varlığın varlığa, hiçliğin hiçliğe, birinin ötekine bakışı gibi.

Bir anlamın kendini arayışı...

Aşk, yaşamak, doğa, insan, evren, tüm canlılar...

Bakışları çoğaltmak için yaşarız biz.

Mars, Venüs'e bakar, Venüs güneşe, güneşte başka bir güneşe...

-Her şey geziniyordur evrende-

Yazmakta bir bakıştır.

Yaşamın bezdirici yollarından biri.

Neşe veren çalılıklardaki tanrının sureti...

'Ey yalnız insan, bilirsin Tanrı sürülere karışmaz,
ıssız çöl yollarını yeğler, gölgesi bile düşmez
bastığı yere,
sen ki her türlü ustalığı edindin, ey insanların en
kurnazı,
artık ne Tanrı'nın ne de insanın ayak izleri döndürür
seni yolundan;
sen bilirsin orman cinslerinin yemek yediği orman köşelerini,
bağrındaki hayaletlerin su içtiği kuyuları bilirsin...'


'Bu dünyadan gider olduk, kalanlara selam olsun'


Ey varoluş, ey yokluklar, ey yaşam, ey umutlar...



Hoşçakalın...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder