21 Ağustos 2018 Salı

İKİLEM


Bir gün, soycul tanrılardan ikisi, can verdikleri melek yüzlü bir varlığı; hangisinin yarattığı konusunda kavgaya tutuşmuşlar ve yüceliğin katlarında yazık ki bir türlü paylaşamazlarmış. Gürültülerine şeytan gelmiş ve anlaşmazlığın nedenini sormuş. Tanrılar olan biteni anlatmış, şeytan sakalını sıvazlayarak, doğruluğun erdemi, sapkınlığın dehşeti ve doyunç dolu, karanlık koridorlara sürükleyen, kışkırtan arzuların senteziyle süslü, üç boynuzlu yabasını eline almış ve ...meselenin kolayı var, bu baştan çıkarıcı, büyüleyici varlık ikiye bölünsün, anlaşmazlık bitsin demiş!..
Tanrılardan biri bu tuhaf çözüme olur verirken, ötekisi perisil varlıkla ilgili hakkından anında vazgeçmiş. Şeytansa, sevinçle havalara zıplayıp, bağırarak, varlığı yaratanın, hakkından vazgeçenin olduğunu söylemiş!..
Çünkü, gerçek bir tanrı; seviyle yarattığı, büyücül bir varlığın ikiye bölünmesini isteyemez, acısına katlanamazmış...
Enbiyalar ve sözüne güvenilir dervişler, meseldeki kıssadan hissenin ise, şu olabileceğini söylüyor; İnançsız bir insan; canlar canı bir varlığın bölünmesini kabul eden, benimseyebilen bir tanrı mutlak kötü olacağı için, onun varlığına bir türlü inanmak istemez!..
İnançlı olanda, sevdayla yaratılan bir tinden vazgeçenin, erdemli ve sonsuzca iyi bir yaratıcı olduğunu sezip görebileceği için, yazgısının tutsağıymışçasına ona inanır!..
Denilesi, biri tanrının sonsuz iyi olduğuna kanarak, uyum ve coşkuyla inanıp, kendini sorgusuzluğun uyuşturan kollarına terk ederken, diğeri ölümcül bir kötümserliğin süreğeni diye, ona katlanıp kabullenmek istemez, inançsızlığın burgaçlarında, bıktırıcı belirsizliğinde, umarsızca çırpınıp durur.
Ne ki, öbür dünyada inançsızlar, tanrının mutlak kötü olduğuna inandıkları ve 'düşün'lerinden ödün vermedikleri için, iyicil tanrı tarafından, -doğru ve haktanır bir davranış sergiledikleri gerekçesiyle- bir 'kutsiyetle' korunup kollanırlar.
İnançlılar ise, salt iyiliğe bağlı kalıp, boyun eğerek, aldanılır bir adalet tanrıçasının gözbağcılığına körü körüne kapılırcasına, ışıktan gözleri kamaşırçasına -adil olamadıkları, somut olanı göremedikleri için- katışıksız kötülüğün tanrısı tarafından görkünç biçimde sevilip, gözetilirler...
Gökler katındaki ilahi yargının kollarında, inananlar, açıklamasız kötülüğü görmezden geldikleri düşünülerek, teoremde; ironi ve humordan yoksun bir yaratımın, tapılası ve sevilir olamayacağı dolayımıyla cehenneme yuvarlanırken, inanmayanlar; saltık iyiliğe kapılmayarak, kötücüllüğe direndikleri ve erdemli kalabildikleri için, insani ve çekilir olabilen bir cennetin yolunu tutarlar!..
Evrenselliğin basamaklarında, bu bir sınavdır ve sonsuzluğun gerçelliğinde tanrılar tektir!..
***
(*) Teist kaynaklarda iblisçe düzenlenmiş metinler olduğu savlansa da, Samara'daki bazı yazıtlarla, Mısır-İsrail üniversitelerinin işbirliğiyle çözülmüş Okült papirüsler ve Aramice kimi tabletlerde şeytanın; üçe bölünsün, biri sana, biri bana, biri ona dediği söylenir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder