18 Mayıs 2019 Cumartesi



HOMOHOME
(Deltoit)

Organlarımızın yaşı yoktur.

ROBOT un yazdığı şiiri insan yazdı sanmışlar Avustralya'da... Şiirin bittiğini öne sürenlere ders bu, şiir estetiktir ve insanın biricik algılarından biridir. İnsan var olduğu sürece şiir vardır. Robotun şiir yazmasının bir mahsuru yok, mimari yeniliklere de imza atabilir yarın robotlar, resimde öncüde olabilir. Bu hangi robotun daha derinlikli b...eceriye sahip olduğu düşüncesine ve kimin robotunun daha usta olduğu görüşünün tartışılmasına yol açar. Tıpkı Nazım daha iyi, Orhan Veli günlük yaşam şairi, Kavafis zamanın yitişi ve derin özlemleri dile getiren şiirin sahibi gibi gözlemlere yol açar!.. Sanatın veya şiirin yalnız insana mahsus olduğunu sanmak ve robot aracılığıyla şiir veya ciddi resim yapılamaz diye düşünmek, çileci ve hazcı gibi yaşamın dışına düşmüş insanların yapıtlarının sanat eseri sayılamayacağını söylemek gibi bir şey!!! Duygu ve düşüncelerimiz kimyasal reaksiyonlar ve birer kurgudur. Yaşamın ve biyolojik varlığımızın dengeleridir onu sanatsal kılan.



PLÂTONAL SENFONİ

Alis diyorum, bakışlarının ötesine geçebilirsem, 
yüreğine giden yolu bulacağımı biliyorum.

Leylak büklümleri var orada, türküleri yasemenin,
yıllarca yıllar kadar yinelenmiş, yine yineliyorum.

İnci tozları, akasya kokularını anımsıyor musun,
o güneşleri, o sabahları...

Canım Schultz (soul), 'ich liebe dich' diyor,
anlatılamaz olana, Schopenhauer'a geçiyorum.

'En güzel günlerimiz, hiç yaşamadıklarımızdır'
insan, eski bir yalan, 
yeni olan aşktır diyor,
bitiriyorum...









Maritler , kotruplar gibi güneşten kopmuş bir yıldız parçacığı ymış

Sarı denizde cıvıldaşan 
Cuvier balinalar. cehennemi göz ölümcül bakış

havuzda su gülmektedir Nurjuvazi
Marquez az gelişmiş ülke yazarıydı, mucizeler, efsunlar, olağanüstü tesadüfler ve selam vermeyen yeğenini planlı bir cinayet sonucu öldürmeyi düşünecek kadar horozlaşmış erkekler ülkesini yazdı!!! yani bizi! onu okurken evin yaşlısının anılarını dinler gibi olurum, o biziz!!! Ama ne mutlu bunu yüzümüze vurabilen yiğitlere!.. Emir Kustirica nın filmleri onun sinemadaki paralel yapısıdır!
BİNBİR GECE MASALLARI'NDA GÜZELLER YARIŞIYOR

ESMER- Tüm çılgınlıklar geceden doğar!
SARIŞIN- Ben rengini güneşten alanım!
ESMER- Tanrı'nın Kitabı benim rengimde yazıldı!
SARIŞIN- Işığın rengidir bize hayatı veren!
ESMER- Karanlığın ışığı aydınlattı bizi, sen öyle san!
SARIŞIN- Şunu bil ki, benim rengimdir gözleri kamaştıran!..

BİNBİR GECE MASALLARI YARIŞI

ESMER- Tüm çılgınlıklar geceden doğar!
SARIŞIN- Ben rengini güneşten alanım!
ESMER- Tanrı'nın Kitabı benim rengimle yazıldı!
SARIŞIN- Işığın rengidir bize hayatı veren!
ESMER- Bizi karanlığın ışığı aydınlattı!
SARIŞIN- Benim rengimdir gözleri kamaştıran!..

nekrofilizm
Elittle ..
fantastik düşlerimiz, resimlerimiz bile sınırlı, ne düşünebileceğimizi anlayabiliyorum, düşünemeyeceğimiz şey ne, sınırlarımız var mı, ötesinde ne var, ne olabilir, onu merak ediyorum.

Homohome çağındayız, gelecekte evlerden çıkmadan yaşayacağız.

YANLIŞIN ÜZERİNDE YÜKSELEN DOĞRULAR FELAKETE, DOĞRUNUN ÜZERİNDE YÜKSELEN YANLIŞLAR DENEYİME YOLAÇAR. 

ÇİÇERO

Nina, düşünsel olarak Yunan mitolojisinden esinlenmiş olabilirsin, ama bilinçaltında, Aztek, Maya figürleri, renkleri, Frankenstein, halloween gibi fantastik imgeler, modern dünya, çok uzaklarda da Kandinsky tanrısının etkileri var senin ruh pınarında, ama sonuçta postmodern bir Aztek, Maya, Montezuma üçgeninde uçan uzaysı bir böceksin.
normatif tele'ktüel
KIRMIZI DEĞİRMENİN ARDINDA RÜZGARLA BİRLİK KOŞUYORLARDI

Tanrının tüm bilgileri matematik, vücudumuz simetrik ama iç organlarımızın yeri ve biçimi asimetrik, İbrahim'in Kabesi ve Clara İmmerwahr

In our age, everything is transformed into an art, can become a poet Cavafy's poetry, now see how the calls from centuries ago; 

"Now my body and my face aging / terrible dagger wounds - / is unbearable. / I'm coming, O Poetry Art, / ointments or less understands, / with dreams, / words deluxe bilen. / Scary a dagger wound. / Bring ointments, O Poetry art and / or at least relieve the pains for a while.'' 

Our eyes are our arts and crafts. Hugging each other, the only way we can understand. What's left, leaving the road to combine ... 

Lo our hands, we multiply by sharing, filled with longing of our humanity that unique 'Otopia this! .. 

One day, surpassing the seven colors of the sun, to infinity and will run our hands, we will see that the wings of peace ...

Türkiye Komünist Partisi (TKP), Tunceli'nin Ovacık ilçesinde
ilk belediye başkanlığını kazandı. Basit gibi görünen bu olay geçmişe bakıldığında demokrasi açısından tarihi bir olay, gelecekte tarih bu seçimler için sadece bu notu düşecek!..

komünist parti tuncelinin ovacık ilçesinde belediye başkanlığı kazandı, tarihi bir olay demokrasi açısından, gelecekte tarih 2014 deki bu seçimler için sadece bu olayı yazacak

bunlar uzamsız 
plaj aydını, hani kapağında elinde büyüteç, fötrlü dedektif kitapçıkları olur ya, solunda mayolu bir kadın olur, okurken çiklet çiğnemen şart diye satıcısı uyarır, işte bu zort ismayıllar böyle bir aydın zontası it geçinirler, frenk makağıdır çoğu, Türkçeyi nonoş lehçesiyle telaffuz etme alışkanlıkları vardır, herkesi kandırabilen botoks çavuşudur, semirmiştir, göz rengi günün her saatine göre değişir, alacalı! derler halk dilinde, 8-0 a bile kuyruk sallayarak alay eden vatansız veterandır çoğu, holding buldoğu yazar kuyruğunda!!! kalitesiz üniversiteden yakınarak, boş bina açtılar der, ODTÜ Amerikan sermayesiyle kurulmuş, devi-rimci meczup yetiştiren bir Truva ahırıdır demeeeeezzzzz!!! Pamela Hilton'a sığınıp da, direnişçi ünvanı alan tek zorti bu yarı sömürgede bulunur demeeeezzzzz! Mühendisleri akdelik teorisyeni, radyatöre işeme pratisyeni kurtsever cengaver bölüğüdür demezzzzzzzzz!!! Senin teknik üniversitelerin 18 milyon gavur malı arabayla, halkalı! köle sünepeler, karınca ezmek için piyasaya çıksın diye mi yapıldı it!!!

Doğa ile mekanik yanyana çağımızın ağıtı!.. belki avare dolaştı, belki suya düştü, belki devrilen bir minarenin altında kaldı, geceyi aydınlatan gözlerin, mercan ağızlı, güzel bir yazı, ama sanat asla bilinç dışı değildir aslında, Picasso afrika sanatı ve geçmişin birikimleriyle kübist resmi yaratmış, kübist başka sanatçılarda ortaya çıkmıştır onunla birlikte, ayrıca tüm yaratılar benzeş zamanda ortaya çıkar, edison un buluşu için daha önce bir kadın mucit patent almış ama edison un başvurusu zaman içinde kabul görmüştür. Einstein mucize yok, yüzde doksan çalışma der, sanat bilinmeyen değil bilinenin enstelasyonudur kısacası, sanatın hurafelere yer vermeyişi bundandır, ama gözbağcılık ve mucize, dinde veya mistik felsefelerde yer bulabilir, çünkü amaç toplumu bir şekilde sömürme veya iyi ya da kötü amaçlı etkileme, kullanmadır. sanat kullanmaz, kendisinin kullanılmasını ister.

'Hypatia kadının yaşamda var oluşuna katlanamayan peder'şahi dünyanın bir cinnetidir ve bunun izleri hala sürüp gitmektedir. Hypatia için şairler şiirler yazmış, oyunlar ve romanlar yazılmış, çağımızda yaşamı filme çekilerek, efsane sürüp gitmiştir. Vahşi dünya ve kapitalizmin egemen olduğu yaşamda, öldürülen ve ölen her kahramanı, cellatları kutsamaktan kaçınmaz ve onun bir ikona dönüşmesine büyük bir ustalık ve alışkanlıkla uyum gösterir. Çağımızda her tür Hypatia yok edilirken, kitleler onların izin verdiği ölçüde çığlıklarla, ezgilerle, alaylarla yuğlar düzenler, yeni Hypatiaların doğuşuna ve kurban edilişine de aynı tepkileri vererek ve sanki acımasız bir işbirliği sürüp gidiyormuşçasına ve her doğan gün eski bir başlangıçmış gibi, yinelemeler ve yaşam sürüp gider.''

PERFORMANS VE OTOSANAT nefret edenle, aşık olan tanrı indinde birmiş! İkimizde aynı amaçla hareket ediyor ama farklı açılardan yaklaşıyoruz.

bir belgeselde, 'Company'lerin erkleri nasıl yönlendirip baskı altına aldığı anlatılıyordu. Politika orta ve alt sınıflara bırakılmış, rutin bir deneyim, bir alışkanlık. Soylulardan ancak kral olur. O ise varoşlardan gelme bir Harlem delikanlısı ve salt sözcü. Toplumlar bir ölünün peşinden yıllarca gidebiliyor ama sessiz ve görünmeyen ölümleri, kurgulanmış öldürümleri, tasarlanmış yavaşça, uysallıkla sürüp giden soykırımları görmek istemiyor. Ezgilerle, naralarla, alaylarla yaşayıp gidiyoruz, hiç bir şey değişmeden. Son güne dek.

Numan lalesi mi gelincik, yüzü miğferinin altında görünmeyen amazon, altın örme zırhlı, sık.

Sarikun mağarası, Necd çiçekleri ve Yemen şimşekleri adına başlıyorum.

Gerçek; Akıldan bağımsız olabilen kavramsallık, yerleşik kurgu. Kendi dışındaki olguları anlak dışı (yalan) sayabilen ortak kabullenim, somuta indirgenmiş soyutlama. (Muzaffer Çiçek - Din arap sami ırkının bir uydurmasıdır.Dini savunmak emperyalizmi savunmak,yüz milyonların ölümüne neden olmaktır.Din akılda bilimsel bilgi ile bulunan huzur,Dinlenme ve dinginliktir.Dinlenmede olan bir insanında başkasına zararı olmaz.Din madolyonun ön yüzü,arka yüzü ise melez sami ırkının dünya eğemenliğine bir araç olmasıdır.) Görüşünüz gerçeği tanımlıyor!

Gerçek; Akıldan bağımsız olabilen kavramsallık, yerleşik kurgu, ortak kabullenim. Gerçek; Akıldan bağımsız olabilen kavramsallık, yerleşik kurgu. Kendi dışındaki olguları anlak dışı (yalan!) sayabilen ortak kabullenim, somuta indirgenmiş soyutlama. Gerçek binbir surattır.

Konu çok basit, Dünya düz dendiğinde bin yıllık gerçeğimiz budur, biri çıkar ve yuvarlak der, ama yalan söylüyordur! Çünkü hepimiz düz olduğuna inanmışızdır. Gerçek ve yalan soyuttur, onu demek istiyorum. Dünya yuvarlak da değildir!!! Yer hizasından düz, tepeden bakınca yuvarlak, çok uzaktansa amorfsu, dağınık bir noktadır.

Gerçekle yalanın savaşında, yalan kazandığında tüm kirlerimizden arınacağız. Yalan kutsaldır, gerçekse bencil. Bu bardaktır dediğimizde, sadece bir eşya ve kendisiyle sınırlı bir dünya ile karşı karşıyayızdır, ama bu bardak değil diye ısrar edip, kutsal yalana doğru yol aldığımızda, önümüzde sonsuz bir evren vardır artık ve bardak kendisinin bile düşleyemeyeceği bir başkalaşımın kollarında hiç bitmeyecek bir yolculuğa çıkar. Dünya yalanla dünya olmaktan çıkar ve çağlar değişerek ilerler. Osho cahil biri!.. Aldatmak ise -anlayan için- gerçekle mümkündür!..

sıcak su soğuk sudan daha hızla donar, çünkü zıtlar birbirini çeker kuralı uyarınca, donma noktasına daha yakın olan soğuk su, donma noktasına çok daha zıt olan sıcak suya göre daha geç donacaktır, çünkü benzer olanlar zıt olanlara göre renklerini daha uzun süre korurlar.

Bilinç doğaya aykırı ve bir başkaldırıysa eğer, nasıl Tanrı her şeye kadir veya vardır diyebiliriz.
Gerçek renksiz ve kısır yalan kutsal ve de düşseldir. Gerçekte bu tuzdur dediğimizde her şey biter, bir tuzla karşı
karşıyayız ve bu hiç bir açın yaratmayan sınırlı bir kavramdır artık, ama bu tuz değil dediğimizde, peki ama ne sorusu hemen göz önüne gelecek ve sınırsız bir okyanus ve düşler alemi önümüze serilecektir artık, gerçek bizi bağlayıcı bir işlevi vardır, yalan ise düşlerin ve geleceğin adına bize bir sonsuzluk bağışladığı için gerçekten kutsaldır artık!..

Platon eştenliliğe sempati duyardı demek, organların konveks ve konkav durumlarına göre yargılar üretmek, 

Titus Tüneli ni geçtik. Köylüye gezgin, çadırı neden bu yöne kurdun, ruhlarla bir ilişkisi mi var diye sordu. Köylü, rüzgarın yönüne göre, ruhları bilemem dedi!.. Gezgin, ben modern bir insanım, ruhlar diye okumuştum deyince; Köylü, sen silahların gölgesinde yaşayan bir vahşisin, yaşamı okumalısın dedi. 

Arterotik, Pedro Pena Sendromu, kurtarıcısını yok etme içgüdüsü, aynaşık, sanatçının görevi estetizm ya da Marksizm üzerine açımlamalar yap denildiğinde yorumlar yapmak değil, bu kavramlardan hareketle yeni bir açı geliştirmek, kendi özgün yapısını kurmaktır.
kitsch deyip sussaydım. (Vikipedi- Kitsch ('Kiç' diye okunur) var olan bir tarzın aşağı bir kopyası olan sanatı sınıflandırmak, ifade etmek için kullanılan Almanca bir terimdir. Bu terim ayrıca, kibirli ve bayağı bir tada sahip şeylere ve -ticari kaygılarla üretilmiş olan banal, rüküş ve sıkıcı ürünlere gönderme 

yer seviyesindeki sanat eşyadır işlevsizdir.

kozmik taşçı, kinginiz nü

homosapiens çağından, homo dijitus çağına sonrada sibodijitus, veya meta(l)dijitus sayısal metal madde varlığa evrileceğiz

paradoksal filarmoni

mrs ölümsüz kim

SONYAZ

Babil kulesi dillerimizi ayırdı ama gözlerimizi ayıramadı

25 Aralık 2013, 11:49 · Beğen..

Ulus Fatih düş uykusu

27 Aralık 2013, 13:57 · Beğen..

Ulus Fatih Tamu Massif yanardağı

27 Aralık 2013, 15:31 · Beğen..

Ulus Fatih Etrurya

28 Aralık 2013, 23:45 · Beğen..

Ulus Fatih Erutreia

29 Aralık 2013, 00:39 · Beğen..

Ulus Fatih ,bir sanatçının yapıtlarına ilgi gösterilmesi o konuda bir ambians yaratmakla ilgili dediğimde karşımdaki ambıans ne demek diyebilir, yanıt insanın kullandığı sözcüklerin anlamını bilemeyeceği üzerinedir, çünkü çünkü ambians tpolumsal albendidir desem, bu kez o ne demek diyebilecektir, bu Avrupa emperyalizmi demek midir, örneğin bazı yazarların endüstriyel popülizme kucak açtıklarıyla ilgili bir kavrama da dönüşebilir mi ne anlama geldiğinden başka ne desem, gene peki bu ne demek diyeceklerdir, sonuç her şey bilinmeyenle açıklamasından başka bir şey değildir, egemen uygarlık biçiminin kurbanı, Etruriya, insanlığın endüstriyel demansiyon vs vs vs

29 Aralık 2013, 14:38 · Beğen..

Ulus Fatih yaşam Puşkin lerle pişkinler arasında ki savaş mı

29 Aralık 2013, 23:41 · Beğen..

Ulus Fatih Barsottelli, sanki partiküllerden, karbon fiber, elyaf veya uçucu çubuklardan oluşturuyor resmini... Sürekli Havva anamızı yineliyor, o feminen düşünden vazgeçmiyor ama sanatın bir yineleme değil, yenileme olması gerektiğini biliyor ve onu nerede görsek bilebileceğimiz, tanıyabileceğimiz bir formun, anlayışın Barsottellisi, bir gelecekçi belki de, sanatın nasıl yol alabileceğini bilen bir yolcu...

30 Aralık 2013, 15:56 · Beğen..

Ulus Fatih kıstırılmışlık duygusu ve modern bayağılığın heykeltıraşı Serra

1 Ocak, 20:17 · Beğen..

Ulus Fatih hiç bir şey sanat kadar bağışlayıcı olamaz, yüzyılların içinden bir earth, bütün sanatçılar gibi oda bir İkarus, geleceğin geçmişinden sayfalar gibi, kozmik derinlikler, yaratım gücü ne kadar sonsuz olsada sonsuzluk içimizdedir söylemi, Sanat uğruna yaşamlarını ihmal ettiler, sanatta ısrar ederek zorluklara göğüs gerdiler vs. Ölüm değil söz konusu, tam aksine hayatta ve sanatta ısrar etmiş olmaları, gene de Woolf intihar, Afife Jale'de yavaş intiharı seçmiş, Sand yaşarken ıstırap çekmiş, kadınlığını gizlemek gibi, edebiyata, edebiyat çevrelerine girmeye kalkıştığı için, bazı şeyler intihardan daha yıpratıcıdır, sembolik bir paylaşım bu, Camille Claudel hepsinden dramatik, Suat Derviş...resmin özlemleri çağrıştırıyor ve bizi kederlendiriyor... Sevgiler, saygılar...Kıstırılmışlık duygusu ve modern bayağılığın heykeltıraşı.Barsottelli, sanki partiküllerden, karbon fiber, elyaf veya uçucu çubuklardan oluşturuyor resmini... Sürekli Havva anamızı yineliyor, o feminen düşünden vazgeçmiyor ama sanatın bir yineleme değil, yenileme olması gerektiğini biliyor ve onu nerede görsek bilebileceğimiz, tanıyabileceğimiz bir formun, anlayışın Barsottellisi, bir gelecekçi belki de, sanatın nasıl yol alabileceğini bilen bir yolcu...Şaşırtıcı bir yaklaşım... Somut ağırlıklı soyut deneme!Soyut olan görsel olmayabiliyor, ama burada görsellik de göz ardı edilmemiş, renk uyumu olağanüstü, ayrıca naif bir resim, soyut naif olur mu, işte bu size özgü, tebrikler...

Gerçek bir eARTh, egemen uygarlık anlayışının kurbanı, bilimsel ütopyanın öncüsü, büyük hümanist HYPATİA...
Babil Kulesi dillerimizi ayırdı ama gözlerimizi ayıramadı!.. kozmerotizm ve ibretname DOĞUŞTAN SANATÇILAR...Kavranması güç bir derinlik, alabildiğine soyut ve tinsel versiyonlar, feminen-freudyen bir belirsizlikle, sanki karbon liflerinden oluşmuş kaotik-psişik bir resim...UNUTULMUŞLAR MÜZESİ naturale
pittore del realismo ADRES

“Dostun evi nerdedir?” diye sordu
Tanyeri ağarırken atlı
Durakladı gökyüzü bir an
Yoldan geçen adam
Kumların karanlığına uzattı ağzındaki ışık çubuğunu
Ve göstererek parmağıyla bir kavak ağacını
“O ağaca varmadan” dedi
“Tanrının düşlerinden de yeşil bir sokak göreceksin
Orada aşk bağlılık kadar mavidir
Gir o sokağa, sonuna kadar git, buluğ çağının ötesine kadar
Sonra sap yalnızlık gülüne
İki adım kala
Dur yeryüzü mitoslarının ölümsüz kaynağı yanında
Orada saydam bir korku saracak tüm gövdeni
Ve bir hışırtı duyacaksın havada, akıp giden yakınlığın içinde
Bir çocuk göreceksin birden
Tırmanmış bir ulu çınarın tepesine, bir yuvadan ışık yavruları alan
Ona soracaksın işte
Nerede dostun evi ?” OSMANİ BİR HAYKIRIŞ
LEVNî REDLOVE It's like the Horsehead Nebula but wonderful Dario Japon ressam Tetsuya Ishida 2005 yılında kendisini bir trenin altına atarak intihar etti. Tablolarında kendi yüzünü kullanan sanatçının intihar nedeni bir türlü kurtulamadığı melankoliyle, yapıtlarında gizli olduğu söyleniyor.Yarım kalan bir eARTh
Düşlere karışmış Anadolu rönesansı!..Topographic spiritüalizm!JEFF KOONS'UN 'ŞİŞME KÖPEK' ADLI YAPITI 116 MİLYON TL'YE SATILARAK YAŞAYAN BİR SANATÇININ SATILAN EN PAHALI YAPITI ÜNVANINA SAHİP OLDU.

7 Ocak, 23:51 · Beğen..

Ulus Fatih somuta indirgenmiş sanat bilimdir.

8 Ocak, 13:03 · Beğen..

Ulus Fatih joycemani

11 Ocak, 16:31 · Beğen..

Ulus Fatih İnsanoğlunun trajedis belki de, bilebiliyor, seziyor ama hiç bir şeyi değiştiremiyor olması!..

12 Ocak, 17:32 · Beğen..

Ulus Fatih Dünya savaştı,
MATA HARİ
öldü!..

12 Ocak, 22:03 · Beğen..

Ulus Fatih yer seviyesindeki sanat eşyadır

16 Ocak, 14:30 · Beğen..

Ulus Fatih bodyart, bodyquart

16 Ocak, 22:41 · Beğen..

Ulus Fatih iki kuyruklu yüzen bir yılan örümcek tanrı ana veya bodyart veya bodyquart

16 Ocak, 23:08 · Beğen..

Ulus Fatih post modern Arakne ya da yılan tanrıça

16 Ocak, 23:13 · Beğen..

Ulus Fatih demir su

vizon17 Aralık, 00:45 · Beğen..Ulus Fatih Bugün para, elektrik ve atomun parçalanmasından daha büyük icattır, çünkü o olmasaydı, diğer ikisi olamazdı, devrimler ve karşı devrimler veya insanlık tarihi diye bir şey olmazdı!19 Aralık, 22:29 · Beğen..Ulus Fatih non understand, woman versiyon, but abstrak and biokozmik and kaotik and karbon lif ritüel and psişik.20 Aralık, 09:49 · Beğen..Ulus Fatih anlaşılmazlık, kadın versiyon ama soyut ve ruhsal, biokozmik ve kaotik, sanki karbon liflerinden oluşmuş bir psişik resim20 Aralık, 20:08 · Beğen..Ulus Fatih Kavranması güç bir derinlik, alabildiğine soyut ve tinsel versiyonlar, feminen-freudyen bir belirsizlikle, sanki karbon liflerinden oluşmuş kaotik-psişik bir resim...20 Aralık, 20:18 · Beğen..Ulus Fatih Kavranması güç bir derinlik, alabildiğine soyut ve tinsel versiyonlar, feminen-freudyen bir belirsizlikle, biokozmik, sanki karbon liflerinden oluşmuş psişik-kaotik bir resim...20 Aralık, 20:21 · Beğen..Ulus Fatih Kavranması güç bir derinlik, alabildiğine soyut ve tinsel versiyonlar, feminen-freudyen bir belirsizlikle, sanki karbon liflerinden oluşmuş kaotik-psişik bir resim...20 Aralık, 23:35 · Beğen..

SOUL

Bir dilek nedir ki! 
Peki hatırım için, sözcüksüz olsun.
Deli divaneyim sana mektupsuzda,
Bak batıya, bak dağlara gör
Bak denizin maviliğine ioa aoi.
Bir an birlikte mekan ve zaman
Yalnızca kanatlardır, şaşkın düşü tutuşturan
Ve -şimdi tut soluğunu- öyle taşısınlar seni...
Arasından dağların ioa aoi...’

Bilgiyi içselleştirmeyen, tarafgirlikle yaşayan, yüzeysel düşünen toplumun kaderi... Mezar taşı kırarak düşüncesini ereksiyona çeviren, mehtere karşı çıkarak süpersonik ileriye giden kitleler!.. Ulu hakan abdülhamit han diyen adam, atatürk e mustafa deme gayreti içinde, nazım a ululuk vakfeden, kısakürek için uluorta cümle kurma peşinde... Sonuç, kışkırtmalarla, hiç bir derinliği, hiç bir yararı olmayan tutumlar dizisi, sorunlar karşısında birbirine saldıran, bağıran, hamasetle ilerleyen, suhuletle gerileyen, yalan rüzgarının peşinde sürüklenen milyonlar... 

osmanlı 1583 de anladı geri kaldığını, ancak 1718 de matematik konmuş medreselere, o söylüyor, eleştirel olabilmek, toplum için sağlıklı bir tutum... Bir alman a neden bütün filozoflar alman diyoruz, çalışırken bönsü düşünmeye alışmışlar gibi bir laf etti, çekinmeden kendi toplumuyla alay edebiliyor, biz ise 
hem kompleksliyiz, hem de ne yazık ki gerideyiz, Alman kendini beğenmiyor, 
biz ise avunuyoruz...

Elam dili, akapella, Kızılderili dönemlerinden kalma trenler, bir nikah dört cenaze günleri, simsar ve oral, düş gücünü hiç bir esemik silsileye bağlı olmaksızın çalıştırmak, adın ebeveynlerce, hangi saikler altında koyulduğuna dair çılgınlıklar üretmek ve Tibet insanları... 

Osman Gazi, Bizans tekfurunun kızı Holifar'la dünya evine girmiş olup, devşirme ruhu anında devreye girmiş adını Nilüfer'e çevirerek imparatorluğun makus temellerini atmışlardır. Yıldırım Beyazıt, en büyük düşmanımız gene biziz geleneğince Timur'a yenilmiş, gelişme durmuştur. I.Murat savaş meydanında suikaste kurban gitmiş, bir ilke imza atmıştır, Fatih, bir gecede sayısız kardeşini ortadan kaldırmış, annesi Despina olup, destursuz batı hayranıdır. Yavuz doğuya, aleviye, şafiye mezalimle varmış, Kanuni toprakları Kapitülasyon adı altında batının insafına bırakmıştır. Güneşe doğru kıyımı başlatan Kuyucu Murat Paşa'nın halk düşmanlığı geçmişten mirastır. 80.000 kişi (Hiroşima gibi!) kuyulara doldurulmuş, temizliğe kanıt olarak bazıları ağırlık yapmasın diye sadece burunları saraya gönderilmiştir. Deli İbrahim balıklara altın serpmiştir, Kaligula'yı bin yıl geriden izler! 

Abdülhamit, ülkenin ruhu olan tarihi değerler için 'Verin taşları gitsin' demiştir, Samsun fatihi Vahdettin, işgalcinin vapuruyla yadellere gitmiştir! Harf devrimi son derece yerindedir, Osmanlıcayı bilen bir tek köylü, taşralı yoktur, Osmanlı aydında yetiştirmemiştir, tarihini Hammer yazmış, mimariyi Ermeniler, ticareti yahudiler öğretmiştir, tren kızılderili zamanlarından kalmayken, bugün hala Kydrara'ya tren yoktur büyük yurdunda, üniversiteler çayır çimen derdinde, burjuvazi, ahır kapitalizmi ve faizle geçinmekte, sanatçılar taklidin, çalıp çırpmanın peşine düşmektedir! Kimse kendi işinin patronu değildir.

Anubis, diyor ki, Fransızlar o şehre hiç uğramadığı halde kırk yıldır işgalden kurtuluşu kutlayan toplum biziz. O şehir Mardin!.. Bu ahvali yol yordam kıtlığı olarak gösteriyor... Hiroşima felaketi için benim bildiğim Kandilli Rasathanesinde kandil yakılıyor her yıl, ne demek istiyorsun sen, daha düne kadar Kurtuluş Savaşı olmadı diyenlere ateş püskürüyordun, hayırdır! Senin derdin Kurtuluş Savaşı filan değil, sen doğuştan ya da bazıları gibi okuldan Efrengisin!.. Onun için Mardinlileri kutla, barbarlığı lanetlemek için işgal filan gerekmez. Schlieman'da Akhalıları lanetlemek için Truva'ya gelmişti... Batı iyi kalplidir, daha beyaz yıkar. Bir de Bikrci olmasa senin gibi! Hiç sorma, cin gibisindir valla, Bikrleştiremediklerimizden misiniz diye bir çığlık at şimdi ve kadehi kaldır, markası Bikr değil ama Bakero olsun, ha Mardin ha Madrid yahu! Gel Gezilim şimdi, salladı Bikr, salavat getir diye de nara at, pardon nakarat at!.. Dilini ince belli arı soksun iyi mi!..

Salah Birsel evinde binlerce kitap olduğunu holde geçişin bile zorlaştığını söylerdi. Sonuç, iyi ve renkli bir Türkçe'nin yazarı ve mucidi oldu. Gazeteye bakılırsa bir aydının binlerce kitabı varmış evinde, ama yazdığı söylenemez!
Eğer bir insanın binlerce kitabı var ve yazmıyorsa bu çok garip bir şey aslında, yazmalı çünkü, yazmanın bir marifet olmasından değil, bu bir zenginin parayı hiç kullanmaması, bir kasabın hiç et yememesi veya milletvekili birinin meclise maaş almak için uğraması gibi bir şey! Binbir kitabı olup yazmayanı, Freud yazmayı unutmuş bence!.. Ah günahlarımızdan kurtulmak için, öncelikle günaha girmemiz gerekir! Demokrasi, eşitler arasında bir alışveriş, eşit olmayanlar arasında da; bir savaşımdır. Tanrı hem doğru hem de yalan söyleyemez, mantık tanrının üstündedir, çünkü mantıksız olamaz, 1+1=3 etmez. Tanrı tanrı yaratamaz, tanrı dokuncada bulunuyorsa, olayı öngörmüş olamaz. Pencereden vuran ışık kara güneşe yansıdı ve korkutucu bir sevinç kapladı ortalığı...

Mona Lisa, Louvre Müzesi'nden çalınınca popüler olmuş bir resim, çalınınca efsaneye dönüşmüş, öyle olmayan nesneyi örümcek ağları bekliyordur belki de, onun dediği gibi sanatın bir moda olduğu düşünülürse...
Çalındıktan sonra Mona Lisa, Madonna'ya dönüştü düşünsel çevrenimizde ve ona binbir türlü yakıştırmalarda bulundu insanlık... O hepimizi sevecenlikle kucaklayan Meryemana olabilir miydi, Leonardo'nun ruh ikizi olabilir mi peki!.. 4 yılda bitirmiş da Vinci Mona Lisa'yı, eğer kısa sürede bitirmiş olsaydı, şunu diyebilirdik, onun gerçekte hepimizi büyüleyen bakışı ve tanrısal gülümseyişi, her doğum bekleyen bayanın yüzünde beliren o sonsuz dinginliğin tuvale yansıyışındandır... Zamanın akışı ve mekanın tutsaklığı sürdükçe ona ilişkin bizleri büyüleyen yorumlar ve efsanelerin süreceğinden hiç kuşkunuz olmasın...

Gerçeklik olarak algılanmak istenen görünüme iman ediyoruz artık, gerçeklik sona ermiş ve sanal gerçekliğe geçilmiştir. Artık bizim için olayların gerçekliği değil simülakrı söz konusudur. İletişim araçları sayesinde gerçeklik silinmiş ve simülakr hale getirilmiştir. Diğer deyişle simülasyon ile gerçek iç içe geçmiştir. Ve yine çağımızın betimi nesneye, kopyayı gerçeğe, temsili aslına, dış görünüşü ise öze tercih ettiğinden kuşku yoktur. Çağımızın kutsalı yanılsamayı, kutsal karşıtı ise gerçekliği içermektedir art

Bordalarda akan güneşli mavilik
Duruldu yavaş yavaş.
Kaptan köprüsü kampana çaldı,
Irgat boşaldı,
Demir attı uyku gözlerime.
Dumandan atlara binmiş
dumandan süvariler 
kanımda küreyvatı hamraya kurdular pusu.
Beynimde vurdu ya borusu…
Parmaklarımda kurşunkalem
uzadı,
bürüdü,
kalınlaştı,
aldı bir süpürge sapı biçimini.
İhtiyar bir sokak süpürücüsü oldu elim
dayandı süpürgesine
uyudu!!!
Deeee…
Diiii…
Duuu…
Renkler seslerin omzuna binmiş.
Işıklar gölgelerin kucaklarında
akıyorlar…
Beynimin emir defterinde yalnız bir emir var:
boş oturmak!!!
kımıldanmadan,
kımıldanmaksızın,
boş bir fıçı gibi boş oturmak…
Boş…
Bomboş…
Ne sevgi,ne nefret,ne şefkat,ne kin,
hiç biri…
Birdenbire lakin
İkinci bir Japonya parçalandı karnımda!
Açlık,
dizip on parmağını burnunun tepesine
çıkardı dilini,
ölüm
kemik bir kahkaha gibi salladı mendilini.
Doğruldum…
Gözlerine demirleyen uyku
demir aldı.

Dumandan süvariler
eridiler…
Beynimin emir defterinde emir yazan
kumandan
kovuldu çadırından…
İhtiyar sokak süpürücüsü kavradı süpürgesini,
kavardı ve
onu koydu yine
kürenin derdini süpürenlerin
hizmetine.Devamını Gör

Beğen · · Paylaş.
3 diğer yorumu gör..Ulus Fatih anlaşılmazlık, kadın versiyon ama soyut ve ruhsal, biokozmik ve kaotik, sanki karbon liflerinden oluşmuş bir psişik resim20 Aralık, 20:08 · Beğen..Ulus Fatih Kavranması güç bir derinlik, alabildiğine soyut ve tinsel versiyonlar, feminen-freudyen bir belirsizlikle, sanki karbon liflerinden oluşmuş kaotik-psişik bir resim...20 Aralık, 20:18 · Beğen..Ulus Fatih Kavranması güç bir derinlik, alabildiğine soyut ve tinsel versiyonlar, feminen-freudyen bir belirsizlikle, biokozmik, sanki karbon liflerinden oluşmuş psişik-kaotik bir resim...20 Aralık, 20:21 · Beğen..Ulus Fatih Kavranması güç bir derinlik, alabildiğine soyut ve tinsel versiyonlar, feminen-freudyen bir belirsizlikle, sanki karbon liflerinden oluşmuş kaotik-psişik bir resim..













VİRÜS
(II)

Orada, sinüs bahçelerinde geçen günlerimiz,
Elektromanyetik ray topları.

Rengârenk yağmurları güz sonunun

Origami bulutlar
Savoke Company cadıları....

Kendibeslek Sirius
Ve sonsuzca Heartbleed çağları

Robotlar.

Lorentz gücü
Us uçuran b hank.


Renkus ve Talfita
Halbun ve Bakh'a es Sarkha.
Kuteyfe ve Ras el-Maara!

Oto kuşkular!
Kümülatif ağız
Depresif us

Çılgın organlar.

Klunder ve Velocitas eradico
Konvansiyonel akım
Mars ve haçlılar.

Ve Mesih'in çocuklarına
Hızlıyım kaç uyarıları!

( ...Onu aradım, neredesin baba dedim, 
uçsuz bucaksız boşluklar ve uçurumlara yağan yağmurlardan 
başka bir şey göremedim yalvarışları!..)

Jack'ın manyetik rezonansı
Işık savaşları.

Ekranda şöyle bir görebildiğimiz tanrı!

Kulakları sağır eden gümbürtü
Frekanslar, hacimler
Lenf yuvaları.

Neotrogla ve Current Biology
Turing Eşiği.

Çılgınca yükselen 
Faz diyagramları.

Ve bizden sonrakilerin 
eyerleri, derisi!..

Ve uzaklarda ışıldayıp duran,
Sonsuzluğun gölgesi.

Ve onların tahtı, ötesi!
Genetik kombinasyonlar

Sarı denizde cıvıldaşan balina
Risperidone fetişi.

Deltalar
Geo dataları
Denis Villeneuve
Urban çağları 
Delirium trans!

Ve Maniheizmin 
Yosun dolu halatları.

Ve yukarda, en yukarda
Bütün görkemiyle duran, atlas başlı 
Friedrich Barbarossa!

Ve yanı başımızda akıp duran
Göksu Deresi!..

Tözler,
Anlamakta zorlandığımız şeyler
Formülatif tümceler, söylenceler

Syrian'ın Malula'ya girişi

(Kalamun ve Yebrud
Saydanaya ve Ayn Menin.)

Ve Chile plantasyonları, legendler
Ve Bourgeois Downland
Ve kıyı boyunca sarin depoları.

Uzay formasyonları
Ölümüne koşanlar!

Ve öylesine uçuşan sinek
Kendi halinde yüzen destroyer
Apollonius, yelkenliler.

Havada, çılgınca dönen balerin!..

Ve uzaklardaki dağlar
Ve yamaçlarda, ayaklar altında
Sessizce dolaşan karıncalar!..


JORGE LUİS BORGES
*
DESCARTES

Yeryüzünün yalnızıyım ben, ama belki ne yeryüzündeyim ne de bir insanım.
Belki bir tanrı aldatıyordur beni.
Belki bir tanrı zamanıma hükmediyordur, şu sonsuz yanılsamaya.
Ayı düşlüyorum ben ve düşlerken gözlerimde canlandığını biliyorum.
Düşledim sabahın ve akşamın ilk gününü.
Düşledim Kartaca'yı ve çöle dönmüş lejyonunu....
Düşledim Lukan'ı.
Düşledim Golgotha'nın bayırlarını ve Roma'nın haçını.
Düşledim geometriyi.
Düşledim, çizgiyi, yolları, yüzey ve boşlukları.
Düşledim sarıyı, maviyi, ve kırmızıları.
Düşledim sayrılı çocukluk çağlarımı.
Düşledim haritaları ve krallıkları, ve her gün doğumundaki umarsızlıkları.
Düşledim o durgunluk veren bahtsızlıkları.
Düşledim kılıcımı.
Düşledim Bohemya'nın Elizabeth'ini.
Düşledim kuşku ve kesinlemeleri.
Düşledim geçmişimi.
Belki geçmiş diye bir şey yoktur, belki hiç bir zaman doğmadım.
Düşlerin içindeki bir düş olabilirim.
Kutupçul bir sanrıya, dehşete kapılmış olabilirim.
Tuna Üzerinde ki, şu katıksız gecede.
Descartes'ı düşlemeyi sürdüreceğim ve atalarına ona gönül borcum var benim.
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
VİRÜS
(II)

Orada, sinüs bahçelerinde geçen günlerimiz,
Elektromanyetik ray topları.

Rengârenk yağmurları güz sonunun

Origami bulutlar
Savoke Company cadıları....

Kendibeslek Sirius
Ve sonsuzca Heartbleed çağları

Robotlar.

Lorentz gücü
Us uçuran b hank.


Renkus ve Talfita
Halbun ve Bakh'a es Sarkha.
Kuteyfe ve Ras el-Maara!

Oto kuşkular!
Kümülatif ağız
Depresif us

Çılgın organlar.

Klunder ve Velocitas eradico
Konvansiyonel akım
Mars ve haçlılar.

Ve Mesih'in çocuklarına
Hızlıyım kaç uyarıları!

( ...Onu aradım, neredesin baba dedim, 
uçsuz bucaksız boşluklar ve uçurumlara yağan yağmurlardan 
başka bir şey göremedim yalvarışları!..)

Jack'ın manyetik rezonansı
Işık savaşları.

Ekranda şöyle bir görebildiğimiz tanrı!

Kulakları sağır eden gümbürtü
Frekanslar, hacimler
Lenf yuvaları.

Neotrogla ve Current Biology
Turing Eşiği.

Çılgınca yükselen 
Faz diyagramları.

Ve bizden sonrakilerin 
eyerleri, derisi!..

Ve uzaklarda ışıldayıp duran,
Sonsuzluk ve gölgesi.

Ve onların tahtı, ötesi!
Genetik kombinasyonlar

Sarı denizde cıvıldaşan balina
Risperidone fetişi.

Deltalar
Geo dataları
Denis Villeneuve
Urban çağları 
Delirium trans!

Ve Maniheizmin 
Yosun dolu halatları.

Ve yukarda, en yukarda
Bütün görkemiyle duran, atlas başlı 
Friedrich Barbarossa!

Ve yanı başımızda akıp duran
Göksu Deresi!..

Tözler,
Anlamakta zorlandığımız şeyler
Formülatif tümceler, söylenceler

Syrian'ın Malula'ya girişi

(Kalamun ve Yebrud
Saydanaya ve Ayn Menin.)

Ve Chile plantasyonları, legendler
Ve Bourgeois Downland
Ve kıyı boyunca sarin depoları.

Uzay formasyonları
Ölümüne koşanlar!

Ve öylesine uçuşan sinek
Kendi halinde yüzen destroyer
Apollonius, yelkenliler.

Havada, çılgınca dönen balerin!..

Ve uzakta dağlar
Ve yamaçlarda, ayaklar altında
Türkülü, sessizce dolaşan karıncalar!..
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
HOMOHOME
(Deltoit)

Organlarımızın yaşı yoktur.

ROBOT un yazdığı şiiri insan yazdı sanmışlar Avustralya'da... Şiirin bittiğini öne sürenlere ders bu, şiir estetiktir ve insanın biricik algılarından biridir. İnsan var olduğu sürece şiir vardır. Robotun şiir yazmasının bir mahsuru yok, mimari yeniliklere de imza atabilir yarın robotlar, resimde öncüde olabilir. Bu hangi robotun daha derinlikli b...eceriye sahip olduğu düşüncesine ve kimin robotunun daha usta olduğu görüşünün tartışılmasına yol açar. Tıpkı Nazım daha iyi, Orhan Veli günlük yaşam şairi, Kavafis zamanın yitişi ve derin özlemleri dile getiren şiirin sahibi gibi gözlemlere yol açar!.. Sanatın veya şiirin yalnız insana mahsus olduğunu sanmak ve robot aracılığıyla şiir veya ciddi resim yapılamaz diye düşünmek, çileci ve hazcı gibi yaşamın dışına düşmüş insanların yapıtlarının sanat eseri sayılamayacağını söylemek gibi bir şey!!! Duygu ve düşüncelerimiz kimyasal reaksiyonlar ve birer kurgudur. Yaşamın ve biyolojik varlığımızın dengeleridir onu sanatsal kılan.



PLÂTONAL SONNE

Alis diyorum, bakışlarının ötesine geçebilirsem, 
yüreğine giden yolu bulacağımı biliyorum.

Leylak büklümleri var orada, türküleri yasemenin,
yıllarca yıllar kadar yinelenmiş, yine yineliyorum.

İnci tozları, akasya kokularını anımsıyor musun,
o güneşleri, o sabahları...

Canım Schultz (soul), 'ich liebe dich' diyor,
anlatılamaz olana, Schopenhauer'a geçiyorum.

'En güzel günlerimiz, hiç yaşamadıklarımızdır'
insan, eski bir yalan, 
yeni olan aşktır diyor,
bitiriyorum...









Maritler , kotruplar gibi güneşten kopmuş bir yıldız parçacığı ymış

Sarı denizde cıvıldaşan 
Cuvier balinalar. cehennemi göz ölümcül bakış

havuzda su gülmektedir Nurjuvazi
Marquez az gelişmiş ülke yazarıydı, mucizeler, efsunlar, olağanüstü tesadüfler ve selam vermeyen yeğenini planlı bir cinayet sonucu öldürmeyi düşünecek kadar horozlaşmış erkekler ülkesini yazdı!!! yani bizi! onu okurken evin yaşlısının anılarını dinler gibi olurum, o biziz!!! Ama ne mutlu bunu yüzümüze vurabilen yiğitlere!.. Emir Kustirica nın filmleri onun sinemadaki paralel yapısıdır!
BİNBİR GECE MASALLARI'NDA GÜZELLER YARIŞIYOR

ESMER- Tüm çılgınlıklar geceden doğar!
SARIŞIN- Ben rengini güneşten alanım!
ESMER- Tanrı'nın Kitabı benim rengimde yazıldı!
SARIŞIN- Işığın rengidir bize hayatı veren!
ESMER- Karanlığın ışığı aydınlattı bizi, sen öyle san!
SARIŞIN- Şunu bil ki, benim rengimdir gözleri kamaştıran!..

BİNBİR GECE MASALLARI YARIŞI

ESMER- Tüm çılgınlıklar geceden doğar!
SARIŞIN- Ben rengini güneşten alanım!
ESMER- Tanrı'nın Kitabı benim rengimle yazıldı!
SARIŞIN- Işığın rengidir bize hayatı veren!
ESMER- Bizi karanlığın ışığı aydınlattı!
SARIŞIN- Benim rengimdir gözleri kamaştıran!..

nekrofilizm
Elittle ..
fantastik düşlerimiz, resimlerimiz bile sınırlı, ne düşünebileceğimizi anlayabiliyorum, düşünemeyeceğimiz şey ne, sınırlarımız var mı, ötesinde ne var, ne olabilir, onu merak ediyorum.

Homohome çağındayız, gelecekte evlerden çıkmadan yaşayacağız.

YANLIŞIN ÜZERİNDE YÜKSELEN DOĞRULAR FELAKETE, DOĞRUNUN ÜZERİNDE YÜKSELEN YANLIŞLAR DENEYİME YOLAÇAR. 

ÇİÇERO

Nina, düşünsel olarak Yunan mitolojisinden esinlenmiş olabilirsin, ama bilinçaltında, Aztek, Maya figürleri, renkleri, Frankenstein, halloween gibi fantastik imgeler, modern dünya, çok uzaklarda da Kandinsky tanrısının etkileri var senin ruh pınarında, ama sonuçta postmodern bir Aztek, Maya, Montezuma üçgeninde uçan uzaysı bir böceksin.
normatif tele'ktüel
KIRMIZI DEĞİRMENİN ARDINDA RÜZGARLA BİRLİK KOŞUYORLARDI

Tanrının tüm bilgileri matematik, vücudumuz simetrik ama iç organlarımızın yeri ve biçimi asimetrik, İbrahim'in Kabesi ve Clara İmmerwahr

In our age, everything is transformed into an art, can become a poet Cavafy's poetry, now see how the calls from centuries ago; 

"Now my body and my face aging / terrible dagger wounds - / is unbearable. / I'm coming, O Poetry Art, / ointments or less understands, / with dreams, / words deluxe bilen. / Scary a dagger wound. / Bring ointments, O Poetry art and / or at least relieve the pains for a while.'' 

Our eyes are our arts and crafts. Hugging each other, the only way we can understand. What's left, leaving the road to combine ... 

Lo our hands, we multiply by sharing, filled with longing of our humanity that unique 'Otopia this! .. 

One day, surpassing the seven colors of the sun, to infinity and will run our hands, we will see that the wings of peace ...

Türkiye Komünist Partisi (TKP), Tunceli'nin Ovacık ilçesinde
ilk belediye başkanlığını kazandı. Basit gibi görünen bu olay geçmişe bakıldığında demokrasi açısından tarihi bir olay, gelecekte tarih bu seçimler için sadece bu notu düşecek!..

komünist parti tuncelinin ovacık ilçesinde belediye başkanlığı kazandı, tarihi bir olay demokrasi açısından, gelecekte tarih 2014 deki bu seçimler için sadece bu olayı yazacak

bunlar uzamsız 
plaj aydını, hani kapağında elinde büyüteç, fötrlü dedektif kitapçıkları olur ya, solunda mayolu bir kadın olur, okurken çiklet çiğnemen şart diye satıcısı uyarır, işte bu zort ismayıllar böyle bir aydın zontası it geçinirler, frenk makağıdır çoğu, Türkçeyi nonoş lehçesiyle telaffuz etme alışkanlıkları vardır, herkesi kandırabilen botoks çavuşudur, semirmiştir, göz rengi günün her saatine göre değişir, alacalı! derler halk dilinde, 8-0 a bile kuyruk sallayarak alay eden vatansız veterandır çoğu, holding buldoğu yazar kuyruğunda!!! kalitesiz üniversiteden yakınarak, boş bina açtılar der, ODTÜ Amerikan sermayesiyle kurulmuş, devi-rimci meczup yetiştiren bir Truva ahırıdır demeeeeezzzzz!!! Pamela Hilton'a sığınıp da, direnişçi ünvanı alan tek zorti bu yarı sömürgede bulunur demeeeezzzzz! Mühendisleri akdelik teorisyeni, radyatöre işeme pratisyeni kurtsever cengaver bölüğüdür demezzzzzzzzz!!! Senin teknik üniversitelerin 18 milyon gavur malı arabayla, halkalı! köle sünepeler, karınca ezmek için piyasaya çıksın diye mi yapıldı it!!!

Doğa ile mekanik yanyana çağımızın ağıtı!.. belki avare dolaştı, belki suya düştü, belki devrilen bir minarenin altında kaldı, geceyi aydınlatan gözlerin, mercan ağızlı, güzel bir yazı, ama sanat asla bilinç dışı değildir aslında, Picasso afrika sanatı ve geçmişin birikimleriyle kübist resmi yaratmış, kübist başka sanatçılarda ortaya çıkmıştır onunla birlikte, ayrıca tüm yaratılar benzeş zamanda ortaya çıkar, edison un buluşu için daha önce bir kadın mucit patent almış ama edison un başvurusu zaman içinde kabul görmüştür. Einstein mucize yok, yüzde doksan çalışma der, sanat bilinmeyen değil bilinenin enstelasyonudur kısacası, sanatın hurafelere yer vermeyişi bundandır, ama gözbağcılık ve mucize, dinde veya mistik felsefelerde yer bulabilir, çünkü amaç toplumu bir şekilde sömürme veya iyi ya da kötü amaçlı etkileme, kullanmadır. sanat kullanmaz, kendisinin kullanılmasını ister.

'Hypatia kadının yaşamda var oluşuna katlanamayan peder'şahi dünyanın bir cinnetidir ve bunun izleri hala sürüp gitmektedir. Hypatia için şairler şiirler yazmış, oyunlar ve romanlar yazılmış, çağımızda yaşamı filme çekilerek, efsane sürüp gitmiştir. Vahşi dünya ve kapitalizmin egemen olduğu yaşamda, öldürülen ve ölen her kahramanı, cellatları kutsamaktan kaçınmaz ve onun bir ikona dönüşmesine büyük bir ustalık ve alışkanlıkla uyum gösterir. Çağımızda her tür Hypatia yok edilirken, kitleler onların izin verdiği ölçüde çığlıklarla, ezgilerle, alaylarla yuğlar düzenler, yeni Hypatiaların doğuşuna ve kurban edilişine de aynı tepkileri vererek ve sanki acımasız bir işbirliği sürüp gidiyormuşçasına ve her doğan gün eski bir başlangıçmış gibi, yinelemeler ve yaşam sürüp gider.''

PERFORMANS VE OTOSANAT nefret edenle, aşık olan tanrı indinde birmiş! İkimizde aynı amaçla hareket ediyor ama farklı açılardan yaklaşıyoruz.

bir belgeselde, 'Company'lerin erkleri nasıl yönlendirip baskı altına aldığı anlatılıyordu. Politika orta ve alt sınıflara bırakılmış, rutin bir deneyim, bir alışkanlık. Soylulardan ancak kral olur. O ise varoşlardan gelme bir Harlem delikanlısı ve salt sözcü. Toplumlar bir ölünün peşinden yıllarca gidebiliyor ama sessiz ve görünmeyen ölümleri, kurgulanmış öldürümleri, tasarlanmış yavaşça, uysallıkla sürüp giden soykırımları görmek istemiyor. Ezgilerle, naralarla, alaylarla yaşayıp gidiyoruz, hiç bir şey değişmeden. Son güne dek.

Numan lalesi mi gelincik, yüzü miğferinin altında görünmeyen amazon, altın örme zırhlı, sık.

Sarikun mağarası, Necd çiçekleri ve Yemen şimşekleri adına başlıyorum.

Gerçek; Akıldan bağımsız olabilen kavramsallık, yerleşik kurgu. Kendi dışındaki olguları anlak dışı (yalan) sayabilen ortak kabullenim, somuta indirgenmiş soyutlama. (Muzaffer Çiçek - Din arap sami ırkının bir uydurmasıdır.Dini savunmak emperyalizmi savunmak,yüz milyonların ölümüne neden olmaktır.Din akılda bilimsel bilgi ile bulunan huzur,Dinlenme ve dinginliktir.Dinlenmede olan bir insanında başkasına zararı olmaz.Din madolyonun ön yüzü,arka yüzü ise melez sami ırkının dünya eğemenliğine bir araç olmasıdır.) Görüşünüz gerçeği tanımlıyor!

Gerçek; Akıldan bağımsız olabilen kavramsallık, yerleşik kurgu, ortak kabullenim. Gerçek; Akıldan bağımsız olabilen kavramsallık, yerleşik kurgu. Kendi dışındaki olguları anlak dışı (yalan!) sayabilen ortak kabullenim, somuta indirgenmiş soyutlama. Gerçek binbir surattır.

Konu çok basit, Dünya düz dendiğinde bin yıllık gerçeğimiz budur, biri çıkar ve yuvarlak der, ama yalan söylüyordur! Çünkü hepimiz düz olduğuna inanmışızdır. Gerçek ve yalan soyuttur, onu demek istiyorum. Dünya yuvarlak da değildir!!! Yer hizasından düz, tepeden bakınca yuvarlak, çok uzaktansa amorfsu, dağınık bir noktadır.

Gerçekle yalanın savaşında, yalan kazandığında tüm kirlerimizden arınacağız. Yalan kutsaldır, gerçekse bencil. Bu bardaktır dediğimizde, sadece bir eşya ve kendisiyle sınırlı bir dünya ile karşı karşıyayızdır, ama bu bardak değil diye ısrar edip, kutsal yalana doğru yol aldığımızda, önümüzde sonsuz bir evren vardır artık ve bardak kendisinin bile düşleyemeyeceği bir başkalaşımın kollarında hiç bitmeyecek bir yolculuğa çıkar. Dünya yalanla dünya olmaktan çıkar ve çağlar değişerek ilerler. Osho cahil biri!.. Aldatmak ise -anlayan için- gerçekle mümkündür!..

sıcak su soğuk sudan daha hızla donar, çünkü zıtlar birbirini çeker kuralı uyarınca, donma noktasına daha yakın olan soğuk su, donma noktasına çok daha zıt olan sıcak suya göre daha geç donacaktır, çünkü benzer olanlar zıt olanlara göre renklerini daha uzun süre korurlar.

Bilinç doğaya aykırı ve bir başkaldırıysa eğer, nasıl Tanrı her şeye kadir veya vardır diyebiliriz.
Gerçek renksiz ve kısır yalan kutsal ve de düşseldir. Gerçekte bu tuzdur dediğimizde her şey biter, bir tuzla karşı
karşıyayız ve bu hiç bir açın yaratmayan sınırlı bir kavramdır artık, ama bu tuz değil dediğimizde, peki ama ne sorusu hemen göz önüne gelecek ve sınırsız bir okyanus ve düşler alemi önümüze serilecektir artık, gerçek bizi bağlayıcı bir işlevi vardır, yalan ise düşlerin ve geleceğin adına bize bir sonsuzluk bağışladığı için gerçekten kutsaldır artık!..

Platon eştenliliğe sempati duyardı demek, organların konveks ve konkav durumlarına göre yargılar üretmek, 

Titus Tüneli ni geçtik. Köylüye gezgin, çadırı neden bu yöne kurdun, ruhlarla bir ilişkisi mi var diye sordu. Köylü, rüzgarın yönüne göre, ruhları bilemem dedi!.. Gezgin, ben modern bir insanım, ruhlar diye okumuştum deyince; Köylü, sen silahların gölgesinde yaşayan bir vahşisin, yaşamı okumalısın dedi. 

Arterotik, Pedro Pena Sendromu, kurtarıcısını yok etme içgüdüsü, aynaşık, sanatçının görevi estetizm ya da Marksizm üzerine açımlamalar yap denildiğinde yorumlar yapmak değil, bu kavramlardan hareketle yeni bir açı geliştirmek, kendi özgün yapısını kurmaktır.
kitsch deyip sussaydım. (Vikipedi- Kitsch ('Kiç' diye okunur) var olan bir tarzın aşağı bir kopyası olan sanatı sınıflandırmak, ifade etmek için kullanılan Almanca bir terimdir. Bu terim ayrıca, kibirli ve bayağı bir tada sahip şeylere ve -ticari kaygılarla üretilmiş olan banal, rüküş ve sıkıcı ürünlere gönderme 

yer seviyesindeki sanat eşyadır işlevsizdir.

kozmik taşçı, kinginiz nü

homosapiens çağından, homo dijitus çağına sonrada sibodijitus, veya meta(l)dijitus sayısal metal madde varlığa evrileceğiz

paradoksal filarmoni

mrs ölümsüz kim

SONYAZ

Babil kulesi dillerimizi ayırdı ama gözlerimizi ayıramadı

25 Aralık 2013, 11:49 · Beğen..

Ulus Fatih düş uykusu

27 Aralık 2013, 13:57 · Beğen..

Ulus Fatih Tamu Massif yanardağı

27 Aralık 2013, 15:31 · Beğen..

Ulus Fatih Etrurya

28 Aralık 2013, 23:45 · Beğen..

Ulus Fatih Erutreia

29 Aralık 2013, 00:39 · Beğen..

Ulus Fatih ,bir sanatçının yapıtlarına ilgi gösterilmesi o konuda bir ambians yaratmakla ilgili dediğimde karşımdaki ambıans ne demek diyebilir, yanıt insanın kullandığı sözcüklerin anlamını bilemeyeceği üzerinedir, çünkü çünkü ambians tpolumsal albendidir desem, bu kez o ne demek diyebilecektir, bu Avrupa emperyalizmi demek midir, örneğin bazı yazarların endüstriyel popülizme kucak açtıklarıyla ilgili bir kavrama da dönüşebilir mi ne anlama geldiğinden başka ne desem, gene peki bu ne demek diyeceklerdir, sonuç her şey bilinmeyenle açıklamasından başka bir şey değildir, egemen uygarlık biçiminin kurbanı, Etruriya, insanlığın endüstriyel demansiyon vs vs vs

29 Aralık 2013, 14:38 · Beğen..

Ulus Fatih yaşam Puşkin lerle pişkinler arasında ki savaş mı

29 Aralık 2013, 23:41 · Beğen..

Ulus Fatih Barsottelli, sanki partiküllerden, karbon fiber, elyaf veya uçucu çubuklardan oluşturuyor resmini... Sürekli Havva anamızı yineliyor, o feminen düşünden vazgeçmiyor ama sanatın bir yineleme değil, yenileme olması gerektiğini biliyor ve onu nerede görsek bilebileceğimiz, tanıyabileceğimiz bir formun, anlayışın Barsottellisi, bir gelecekçi belki de, sanatın nasıl yol alabileceğini bilen bir yolcu...

30 Aralık 2013, 15:56 · Beğen..

Ulus Fatih kıstırılmışlık duygusu ve modern bayağılığın heykeltıraşı Serra

1 Ocak, 20:17 · Beğen..

Ulus Fatih hiç bir şey sanat kadar bağışlayıcı olamaz, yüzyılların içinden bir earth, bütün sanatçılar gibi oda bir İkarus, geleceğin geçmişinden sayfalar gibi, kozmik derinlikler, yaratım gücü ne kadar sonsuz olsada sonsuzluk içimizdedir söylemi, Sanat uğruna yaşamlarını ihmal ettiler, sanatta ısrar ederek zorluklara göğüs gerdiler vs. Ölüm değil söz konusu, tam aksine hayatta ve sanatta ısrar etmiş olmaları, gene de Woolf intihar, Afife Jale'de yavaş intiharı seçmiş, Sand yaşarken ıstırap çekmiş, kadınlığını gizlemek gibi, edebiyata, edebiyat çevrelerine girmeye kalkıştığı için, bazı şeyler intihardan daha yıpratıcıdır, sembolik bir paylaşım bu, Camille Claudel hepsinden dramatik, Suat Derviş...resmin özlemleri çağrıştırıyor ve bizi kederlendiriyor... Sevgiler, saygılar...Kıstırılmışlık duygusu ve modern bayağılığın heykeltıraşı.Barsottelli, sanki partiküllerden, karbon fiber, elyaf veya uçucu çubuklardan oluşturuyor resmini... Sürekli Havva anamızı yineliyor, o feminen düşünden vazgeçmiyor ama sanatın bir yineleme değil, yenileme olması gerektiğini biliyor ve onu nerede görsek bilebileceğimiz, tanıyabileceğimiz bir formun, anlayışın Barsottellisi, bir gelecekçi belki de, sanatın nasıl yol alabileceğini bilen bir yolcu...Şaşırtıcı bir yaklaşım... Somut ağırlıklı soyut deneme!Soyut olan görsel olmayabiliyor, ama burada görsellik de göz ardı edilmemiş, renk uyumu olağanüstü, ayrıca naif bir resim, soyut naif olur mu, işte bu size özgü, tebrikler...

Gerçek bir eARTh, egemen uygarlık anlayışının kurbanı, bilimsel ütopyanın öncüsü, büyük hümanist HYPATİA...
Babil Kulesi dillerimizi ayırdı ama gözlerimizi ayıramadı!.. kozmerotizm ve ibretname DOĞUŞTAN SANATÇILAR...Kavranması güç bir derinlik, alabildiğine soyut ve tinsel versiyonlar, feminen-freudyen bir belirsizlikle, sanki karbon liflerinden oluşmuş kaotik-psişik bir resim...UNUTULMUŞLAR MÜZESİ naturale
pittore del realismo ADRES

“Dostun evi nerdedir?” diye sordu
Tanyeri ağarırken atlı
Durakladı gökyüzü bir an
Yoldan geçen adam
Kumların karanlığına uzattı ağzındaki ışık çubuğunu
Ve göstererek parmağıyla bir kavak ağacını
“O ağaca varmadan” dedi
“Tanrının düşlerinden de yeşil bir sokak göreceksin
Orada aşk bağlılık kadar mavidir
Gir o sokağa, sonuna kadar git, buluğ çağının ötesine kadar
Sonra sap yalnızlık gülüne
İki adım kala
Dur yeryüzü mitoslarının ölümsüz kaynağı yanında
Orada saydam bir korku saracak tüm gövdeni
Ve bir hışırtı duyacaksın havada, akıp giden yakınlığın içinde
Bir çocuk göreceksin birden
Tırmanmış bir ulu çınarın tepesine, bir yuvadan ışık yavruları alan
Ona soracaksın işte
Nerede dostun evi ?” OSMANİ BİR HAYKIRIŞ
LEVNî REDLOVE It's like the Horsehead Nebula but wonderful Dario Japon ressam Tetsuya Ishida 2005 yılında kendisini bir trenin altına atarak intihar etti. Tablolarında kendi yüzünü kullanan sanatçının intihar nedeni bir türlü kurtulamadığı melankoliyle, yapıtlarında gizli olduğu söyleniyor.Yarım kalan bir eARTh
Düşlere karışmış Anadolu rönesansı!..Topographic spiritüalizm!JEFF KOONS'UN 'ŞİŞME KÖPEK' ADLI YAPITI 116 MİLYON TL'YE SATILARAK YAŞAYAN BİR SANATÇININ SATILAN EN PAHALI YAPITI ÜNVANINA SAHİP OLDU.

7 Ocak, 23:51 · Beğen..

Ulus Fatih somuta indirgenmiş sanat bilimdir.

8 Ocak, 13:03 · Beğen..

Ulus Fatih joycemani

11 Ocak, 16:31 · Beğen..

Ulus Fatih İnsanoğlunun trajedis belki de, bilebiliyor, seziyor ama hiç bir şeyi değiştiremiyor olması!..

12 Ocak, 17:32 · Beğen..

Ulus Fatih Dünya savaştı,
MATA HARİ
öldü!..

12 Ocak, 22:03 · Beğen..

Ulus Fatih yer seviyesindeki sanat eşyadır

16 Ocak, 14:30 · Beğen..

Ulus Fatih bodyart, bodyquart

16 Ocak, 22:41 · Beğen..

Ulus Fatih iki kuyruklu yüzen bir yılan örümcek tanrı ana veya bodyart veya bodyquart

16 Ocak, 23:08 · Beğen..

Ulus Fatih post modern Arakne ya da yılan tanrıça

16 Ocak, 23:13 · Beğen..

Ulus Fatih demir su

vizon17 Aralık, 00:45 · Beğen..Ulus Fatih Bugün para, elektrik ve atomun parçalanmasından daha büyük icattır, çünkü o olmasaydı, diğer ikisi olamazdı, devrimler ve karşı devrimler veya insanlık tarihi diye bir şey olmazdı!19 Aralık, 22:29 · Beğen..Ulus Fatih non understand, woman versiyon, but abstrak and biokozmik and kaotik and karbon lif ritüel and psişik.20 Aralık, 09:49 · Beğen..Ulus Fatih anlaşılmazlık, kadın versiyon ama soyut ve ruhsal, biokozmik ve kaotik, sanki karbon liflerinden oluşmuş bir psişik resim20 Aralık, 20:08 · Beğen..Ulus Fatih Kavranması güç bir derinlik, alabildiğine soyut ve tinsel versiyonlar, feminen-freudyen bir belirsizlikle, sanki karbon liflerinden oluşmuş kaotik-psişik bir resim...20 Aralık, 20:18 · Beğen..Ulus Fatih Kavranması güç bir derinlik, alabildiğine soyut ve tinsel versiyonlar, feminen-freudyen bir belirsizlikle, biokozmik, sanki karbon liflerinden oluşmuş psişik-kaotik bir resim...20 Aralık, 20:21 · Beğen..Ulus Fatih Kavranması güç bir derinlik, alabildiğine soyut ve tinsel versiyonlar, feminen-freudyen bir belirsizlikle, sanki karbon liflerinden oluşmuş kaotik-psişik bir resim...20 Aralık, 23:35 · Beğen..

SOUL

Bir dilek nedir ki! 
Peki hatırım için, sözcüksüz olsun.
Deli divaneyim sana mektupsuzda,
Bak batıya, bak dağlara gör
Bak denizin maviliğine ioa aoi.
Bir an birlikte mekan ve zaman
Yalnızca kanatlardır, şaşkın düşü tutuşturan
Ve -şimdi tut soluğunu- öyle taşısınlar seni...
Arasından dağların ioa aoi...’

Bilgiyi içselleştirmeyen, tarafgirlikle yaşayan, yüzeysel düşünen toplumun kaderi... Mezar taşı kırarak düşüncesini ereksiyona çeviren, mehtere karşı çıkarak süpersonik ileriye giden kitleler!.. Ulu hakan abdülhamit han diyen adam, atatürk e mustafa deme gayreti içinde, nazım a ululuk vakfeden, kısakürek için uluorta cümle kurma peşinde... Sonuç, kışkırtmalarla, hiç bir derinliği, hiç bir yararı olmayan tutumlar dizisi, sorunlar karşısında birbirine saldıran, bağıran, hamasetle ilerleyen, suhuletle gerileyen, yalan rüzgarının peşinde sürüklenen milyonlar... 

osmanlı 1583 de anladı geri kaldığını, ancak 1718 de matematik konmuş medreselere, o söylüyor, eleştirel olabilmek, toplum için sağlıklı bir tutum... Bir alman a neden bütün filozoflar alman diyoruz, çalışırken bönsü düşünmeye alışmışlar gibi bir laf etti, çekinmeden kendi toplumuyla alay edebiliyor, biz ise 
hem kompleksliyiz, hem de ne yazık ki gerideyiz, Alman kendini beğenmiyor, 
biz ise avunuyoruz...

Elam dili, akapella, Kızılderili dönemlerinden kalma trenler, bir nikah dört cenaze günleri, simsar ve oral, düş gücünü hiç bir esemik silsileye bağlı olmaksızın çalıştırmak, adın ebeveynlerce, hangi saikler altında koyulduğuna dair çılgınlıklar üretmek ve Tibet insanları... 

Osman Gazi, Bizans tekfurunun kızı Holifar'la dünya evine girmiş olup, devşirme ruhu anında devreye girmiş adını Nilüfer'e çevirerek imparatorluğun makus temellerini atmışlardır. Yıldırım Beyazıt, en büyük düşmanımız gene biziz geleneğince Timur'a yenilmiş, gelişme durmuştur. I.Murat savaş meydanında suikaste kurban gitmiş, bir ilke imza atmıştır, Fatih, bir gecede sayısız kardeşini ortadan kaldırmış, annesi Despina olup, destursuz batı hayranıdır. Yavuz doğuya, aleviye, şafiye mezalimle varmış, Kanuni toprakları Kapitülasyon adı altında batının insafına bırakmıştır. Güneşe doğru kıyımı başlatan Kuyucu Murat Paşa'nın halk düşmanlığı geçmişten mirastır. 80.000 kişi (Hiroşima gibi!) kuyulara doldurulmuş, temizliğe kanıt olarak bazıları ağırlık yapmasın diye sadece burunları saraya gönderilmiştir. Deli İbrahim balıklara altın serpmiştir, Kaligula'yı bin yıl geriden izler! 

Abdülhamit, ülkenin ruhu olan tarihi değerler için 'Verin taşları gitsin' demiştir, Samsun fatihi Vahdettin, işgalcinin vapuruyla yadellere gitmiştir! Harf devrimi son derece yerindedir, Osmanlıcayı bilen bir tek köylü, taşralı yoktur, Osmanlı aydında yetiştirmemiştir, tarihini Hammer yazmış, mimariyi Ermeniler, ticareti yahudiler öğretmiştir, tren kızılderili zamanlarından kalmayken, bugün hala Kydrara'ya tren yoktur büyük yurdunda, üniversiteler çayır çimen derdinde, burjuvazi, ahır kapitalizmi ve faizle geçinmekte, sanatçılar taklidin, çalıp çırpmanın peşine düşmektedir! Kimse kendi işinin patronu değildir.

Anubis, diyor ki, Fransızlar o şehre hiç uğramadığı halde kırk yıldır işgalden kurtuluşu kutlayan toplum biziz. O şehir Mardin!.. Bu ahvali yol yordam kıtlığı olarak gösteriyor... Hiroşima felaketi için benim bildiğim Kandilli Rasathanesinde kandil yakılıyor her yıl, ne demek istiyorsun sen, daha düne kadar Kurtuluş Savaşı olmadı diyenlere ateş püskürüyordun, hayırdır! Senin derdin Kurtuluş Savaşı filan değil, sen doğuştan ya da bazıları gibi okuldan Efrengisin!.. Onun için Mardinlileri kutla, barbarlığı lanetlemek için işgal filan gerekmez. Schlieman'da Akhalıları lanetlemek için Truva'ya gelmişti... Batı iyi kalplidir, daha beyaz yıkar. Bir de Bikrci olmasa senin gibi! Hiç sorma, cin gibisindir valla, Bikrleştiremediklerimizden misiniz diye bir çığlık at şimdi ve kadehi kaldır, markası Bikr değil ama Bakero olsun, ha Mardin ha Madrid yahu! Gel Gezilim şimdi, salladı Bikr, salavat getir diye de nara at, pardon nakarat at!.. Dilini ince belli arı soksun iyi mi!..

Salah Birsel evinde binlerce kitap olduğunu holde geçişin bile zorlaştığını söylerdi. Sonuç, iyi ve renkli bir Türkçe'nin yazarı ve mucidi oldu. Gazeteye bakılırsa bir aydının binlerce kitabı varmış evinde, ama yazdığı söylenemez!
Eğer bir insanın binlerce kitabı var ve yazmıyorsa bu çok garip bir şey aslında, yazmalı çünkü, yazmanın bir marifet olmasından değil, bu bir zenginin parayı hiç kullanmaması, bir kasabın hiç et yememesi veya milletvekili birinin meclise maaş almak için uğraması gibi bir şey! Binbir kitabı olup yazmayanı, Freud yazmayı unutmuş bence!.. Ah günahlarımızdan kurtulmak için, öncelikle günaha girmemiz gerekir! Demokrasi, eşitler arasında bir alışveriş, eşit olmayanlar arasında da; bir savaşımdır. Tanrı hem doğru hem de yalan söyleyemez, mantık tanrının üstündedir, çünkü mantıksız olamaz, 1+1=3 etmez. Tanrı tanrı yaratamaz, tanrı dokuncada bulunuyorsa, olayı öngörmüş olamaz. Pencereden vuran ışık kara güneşe yansıdı ve korkutucu bir sevinç kapladı ortalığı...

Mona Lisa, Louvre Müzesi'nden çalınınca popüler olmuş bir resim, çalınınca efsaneye dönüşmüş, öyle olmayan nesneyi örümcek ağları bekliyordur belki de, onun dediği gibi sanatın bir moda olduğu düşünülürse...
Çalındıktan sonra Mona Lisa, Madonna'ya dönüştü düşünsel çevrenimizde ve ona binbir türlü yakıştırmalarda bulundu insanlık... O hepimizi sevecenlikle kucaklayan Meryemana olabilir miydi, Leonardo'nun ruh ikizi olabilir mi peki!.. 4 yılda bitirmiş da Vinci Mona Lisa'yı, eğer kısa sürede bitirmiş olsaydı, şunu diyebilirdik, onun gerçekte hepimizi büyüleyen bakışı ve tanrısal gülümseyişi, her doğum bekleyen bayanın yüzünde beliren o sonsuz dinginliğin tuvale yansıyışındandır... Zamanın akışı ve mekanın tutsaklığı sürdükçe ona ilişkin bizleri büyüleyen yorumlar ve efsanelerin süreceğinden hiç kuşkunuz olmasın...

Gerçeklik olarak algılanmak istenen görünüme iman ediyoruz artık, gerçeklik sona ermiş ve sanal gerçekliğe geçilmiştir. Artık bizim için olayların gerçekliği değil simülakrı söz konusudur. İletişim araçları sayesinde gerçeklik silinmiş ve simülakr hale getirilmiştir. Diğer deyişle simülasyon ile gerçek iç içe geçmiştir. Ve yine çağımızın betimi nesneye, kopyayı gerçeğe, temsili aslına, dış görünüşü ise öze tercih ettiğinden kuşku yoktur. Çağımızın kutsalı yanılsamayı, kutsal karşıtı ise gerçekliği içermektedir art

Bordalarda akan güneşli mavilik
Duruldu yavaş yavaş.
Kaptan köprüsü kampana çaldı,
Irgat boşaldı,
Demir attı uyku gözlerime.
Dumandan atlara binmiş
dumandan süvariler 
kanımda küreyvatı hamraya kurdular pusu.
Beynimde vurdu ya borusu…
Parmaklarımda kurşunkalem
uzadı,
bürüdü,
kalınlaştı,
aldı bir süpürge sapı biçimini.
İhtiyar bir sokak süpürücüsü oldu elim
dayandı süpürgesine
uyudu!!!
Deeee…
Diiii…
Duuu…
Renkler seslerin omzuna binmiş.
Işıklar gölgelerin kucaklarında
akıyorlar…
Beynimin emir defterinde yalnız bir emir var:
boş oturmak!!!
kımıldanmadan,
kımıldanmaksızın,
boş bir fıçı gibi boş oturmak…
Boş…
Bomboş…
Ne sevgi,ne nefret,ne şefkat,ne kin,
hiç biri…
Birdenbire lakin
İkinci bir Japonya parçalandı karnımda!
Açlık,
dizip on parmağını burnunun tepesine
çıkardı dilini,
ölüm
kemik bir kahkaha gibi salladı mendilini.
Doğruldum…
Gözlerine demirleyen uyku
demir aldı.

Dumandan süvariler
eridiler…
Beynimin emir defterinde emir yazan
kumandan
kovuldu çadırından…
İhtiyar sokak süpürücüsü kavradı süpürgesini,
kavardı ve
onu koydu yine
kürenin derdini süpürenlerin
hizmetine.Devamını Gör

Beğen · · Paylaş.
3 diğer yorumu gör..Ulus Fatih anlaşılmazlık, kadın versiyon ama soyut ve ruhsal, biokozmik ve kaotik, sanki karbon liflerinden oluşmuş bir psişik resim20 Aralık, 20:08 · Beğen..Ulus Fatih Kavranması güç bir derinlik, alabildiğine soyut ve tinsel versiyonlar, feminen-freudyen bir belirsizlikle, sanki karbon liflerinden oluşmuş kaotik-psişik bir resim...20 Aralık, 20:18 · Beğen..Ulus Fatih Kavranması güç bir derinlik, alabildiğine soyut ve tinsel versiyonlar, feminen-freudyen bir belirsizlikle, biokozmik, sanki karbon liflerinden oluşmuş psişik-kaotik bir resim...20 Aralık, 20:21 · Beğen..Ulus Fatih Kavranması güç bir derinlik, alabildiğine soyut ve tinsel versiyonlar, feminen-freudyen bir belirsizlikle, sanki karbon liflerinden oluşmuş kaotik-psişik bir resim..
















HOMOHOME
(Deltoit)

JOHN MİLTON
*
KÖRLÜK

Bu karanlık ve geniş dünyada, ışığımın 
geçmişte ki boşunalığını düşündüğüm zaman 
Bundan önceki yaşamımın yarısı, ...
Ve tek bir yetenek var ki, ölümdür onu saklaması, 
Gelir, hiç yoktan yine bana yerleşir, 
Ruhumsa buna öylece eğilir, ama ben 
Yaradan dönüp beni azarlamasın diye, 
Bana düşen görevi ivediyle tamamlar, 
Böylece yaptığım iyilikler bana yazılır sanmıştım.

Neden Tanrım kalan günlerime böyle bir bedel biçti? 
Neden dünya aydınlığı bana yasak? 
Yüreğimle soruyorum: - Ama sabır, son iç çekişi, 
önleme amacıyla anında yanıtlıyor: 
'Tanrı gereksinmez' 
ne insanın işine, 
ne de o yüceliğin hediyelerine. 
O yüceliğin boyunduruğunu taşıyan kimse, 
Tanrı’ya en büyük iyiliği yapar. 

O'nun hükümranlığı düşlenemez yerdedir; 
tüm insanlık O’nun buyruğundan hız alır 
Karada ve denizde dur duraksız görev başında- 
Ve böylece sürgit olana, bekleyene
ve gelecek olana bakabileceklerdir.

Kalikant çiçeği
buğday rengi ışıklar. Hades güneşi gibi
Sibirya buzu hayvanı
Bir toplum, sahip olması gereken şeyleri alamıyor, sahip olmak istemediği şeyler de kendisine veriliyorsa, 
özgür değil köledir.
Soru 
Evrenin sebepsizce kendiliğinden var olduğuna ve entropiye göre bir gün amaçsız, nedensiz her şeyin biteceğine rasyonel ve akılcı bir akıl yürütme diyebiliyor musunuz ? Sebepsizce var oldu ve sebepsizce yok olacak bu mantıklı bir izah mıdır?..

Bu sorunun cevabı bazılarına garip gelebilir, eğer Tanrı bizi yaratmış ve her şeye kadirse, ateisti de yaratmış demektir. Burası bir imtihan yeri ve de ateistin böyle bir yanlışa düşmemesi gerekiyorsa, her şeyi yaratan Tanrı'nın bir bildiği var demektir. Siz ateistin düşüncesine katlanamıyor ve cezalandırmak ve yok hükmünde saymak istiyorsanız gerçekte Tanrı'yı sorguluyorsunuz ve Tanrı'nın cezalandıracağı bir şeyi, onun yerine gerçekleştirdiğiniz için cehennemden de şüphe ediyorsunuz demektir. Oysa o hiç bir zaman sorgulanamaz ve her şeyden münezzehdi!..
Öyleyse ateiste, bu dünyada yer tanımayan ve onu gerektiğinde yoklukla cezalandıran; gerçekte Tanrı'yı sorguluyor, hatta onu cezalandırıyor ve dahası onu yadsıyordur!.. Demek ki ateisti hiçleyerek sorgulayan, ona bu dünyada yer tanımayan, ne yazık ki gerçek ateisttir ve her şeye kadir Tanrı'ya karşı çıkan bir inançsız, inkârcı ve dahası bilisiz bir Tanrı tanımazdır!!!

pluvial göller. Sir and wife!!! Modern batı, kadın hanım hanımcık jokerin duvarına sığınmış, adamın imparatorluk asası elinde, mavi kanını sembolize eden eldivenler haşin duruyor, ayaklar iki kişilik oturuyor, horoz başının tüyleri dökülse de bakışlar şahin ve doğuya, bize doğru bakarak, modernliğin, hümanizmin, mutluluğun, insan ilişkilerine ışık tutan demokrasilerinin selamını çakıyorlar ve makus talihine küsen doğulu zavallılar da bu muhteşem tabloyu paylaşıyorlar!!! Amin!..

Karabasan geldi bana, elleri delikti, üç kuluvalla bir elham okudum gitti
deniz atı Britanyası silikon canlıları, Atlantisli ekonomist Sir and wife!!! Modern batı, kadın hanım hanımcık jokerin duvarına sığınmış, adamın imparatorluk asası elinde, mavi kanını sembolize eden eldivenler haşin duruyor, ayaklar iki kişilik oturuyor, horoz başının tüyleri dökülse de bakışlar şahin ve doğuya, bize doğru bakarak, modernliğin, hümanizmin, mutluluğun, insan ilişkilerine ışık tutan demokrasilerinin selamını çakıyorlar ve makus talihine küsen doğulu zavallılar da bu muhteşem tabloyu paylaşıyorlar!!! Amin!..

''Ailem resim yapmama karşı çıkıyor, annem babam ne istersen yap oğlum diyor, eşim çocukları da yanına alıp geçen yıl evi terk etti, çocukluk arkadaşım Leika bana katlanabileceğini söyledi ama bir süre sonra oda kaçtı, bu kadar tepki duyulacak bir şey yaptığımı sanmıyorum, ava git, balık tut, eve bak diyorlar, sanki aç kalmışlar gibi, gelecekte bize dair bir şeyler, izler kalsın istiyorum, emeklerimin karşılığını alamadım, bunalım içindeyim, ama Manitu da biliyor ki doğru yoldayım!..''

Organlarımızın yaşı yoktur.

ROBOT un yazdığı şiiri insan yazdı sanmışlar Avustralya'da... Şiirin bittiğini öne sürenlere ders bu, şiir estetiktir ve insanın biricik algılarından biridir. İnsan var olduğu sürece şiir vardır. Robotun şiir yazmasının bir mahsuru yok, mimari yeniliklere de imza atabilir yarın robotlar, resimde öncüde olabilir. Bu hangi robotun daha derinlikli beceriye sahip olduğu düşüncesine ve kimin robotunun daha usta olduğu görüşünün tartışılmasına yol açar. Tıpkı Nazım daha iyi, Orhan Veli günlük yaşam şairi, Kavafis zamanın yitişi ve derin özlemleri dile getiren şiirin sahibi gibi gözlemlere yol açar!.. Sanatın veya şiirin yalnız insana mahsus olduğunu sanmak ve robot aracılığıyla şiir veya ciddi resim yapılamaz diye düşünmek, çileci ve hazcı gibi yaşamın dışına düşmüş insanların yapıtlarının sanat eseri sayılamayacağını söylemek gibi bir şey!!! Duygu ve düşüncelerimiz kimyasal reaksiyonlar ve birer kurgudur. Yaşamın ve biyolojik varlığımızın dengeleridir onu sanatsal kılan.

PLÂTONAL SENFONİ

Alis diyorum, bakışlarının ötesine geçebilirsem, 
yüreğine giden yolu bulacağımı biliyorum.

Leylak büklümleri var orada, türküleri yasemenin,
yıllarca yıllar kadar yinelenmiş, yine yineliyorum.

İnci tozları, akasya kokularını anımsıyor musun,
o güneşleri, o sabahları...

Canım Schultz (soul), 'ich liebe dich' diyor,
anlatılamaz olana, Schopenhauer'a geçiyorum.

'En güzel günlerimiz, hiç yaşamadıklarımızdır'
insan, eski bir yalan, 
yeni olan aşktır diyor,
bitiriyorum...

Maritler , kotruplar gibi güneşten kopmuş bir yıldız parçacığı ymış

Sarı denizde cıvıldaşan 
Cuvier balinalar. cehennemi göz ölümcül bakış

havuzda su gülmektedir Nurjuvazi
Marquez az gelişmiş ülke yazarıydı, mucizeler, efsunlar, olağanüstü tesadüfler ve selam vermeyen yeğenini planlı bir cinayet sonucu öldürmeyi düşünecek kadar horozlaşmış erkekler ülkesini yazdı!!! yani bizi! onu okurken evin yaşlısının anılarını dinler gibi olurum, o biziz!!! Ama ne mutlu bunu yüzümüze vurabilen yiğitlere!.. Emir Kustirica nın filmleri onun sinemadaki paralel yapısıdır!
BİNBİR GECE MASALLARI'NDA GÜZELLER YARIŞIYOR

ESMER- Tüm çılgınlıklar geceden doğar!
SARIŞIN- Ben rengini güneşten alanım!
ESMER- Tanrı'nın Kitabı benim rengimde yazıldı!
SARIŞIN- Işığın rengidir bize hayatı veren!
ESMER- Karanlığın ışığı aydınlattı bizi, sen öyle san!
SARIŞIN- Şunu bil ki, benim rengimdir gözleri kamaştıran!..

BİNBİR GECE MASALLARI YARIŞI

ESMER- Tüm çılgınlıklar geceden doğar!
SARIŞIN- Ben rengini güneşten alanım!
ESMER- Tanrı'nın Kitabı benim rengimle yazıldı!
SARIŞIN- Işığın rengidir bize hayatı veren!
ESMER- Bizi karanlığın ışığı aydınlattı!
SARIŞIN- Benim rengimdir gözleri kamaştıran!..

nekrofilizm
Elittle ..
fantastik düşlerimiz, resimlerimiz bile sınırlı, ne düşünebileceğimizi anlayabiliyorum, düşünemeyeceğimiz şey ne, sınırlarımız var mı, ötesinde ne var, ne olabilir, onu merak ediyorum.

Homohome çağındayız, gelecekte evlerden çıkmadan yaşayacağız.

YANLIŞIN ÜZERİNDE YÜKSELEN DOĞRULAR FELAKETE, DOĞRUNUN ÜZERİNDE YÜKSELEN YANLIŞLAR DENEYİME YOLAÇAR. 

ÇİÇERO

Nina, düşünsel olarak Yunan mitolojisinden esinlenmiş olabilirsin, ama bilinçaltında, Aztek, Maya figürleri, renkleri, Frankenstein, halloween gibi fantastik imgeler, modern dünya, çok uzaklarda da Kandinsky tanrısının etkileri var senin ruh pınarında, ama sonuçta postmodern bir Aztek, Maya, Montezuma üçgeninde uçan uzaysı bir böceksin.
normatif tele'ktüel
KIRMIZI DEĞİRMENİN ARDINDA RÜZGARLA BİRLİK KOŞUYORLARDI

Tanrının tüm bilgileri matematik, vücudumuz simetrik ama iç organlarımızın yeri ve biçimi asimetrik, İbrahim'in Kabesi ve Clara İmmerwahr

In our age, everything is transformed into an art, can become a poet Cavafy's poetry, now see how the calls from centuries ago; 

"Now my body and my face aging / terrible dagger wounds - / is unbearable. / I'm coming, O Poetry Art, / ointments or less understands, / with dreams, / words deluxe bilen. / Scary a dagger wound. / Bring ointments, O Poetry art and / or at least relieve the pains for a while.'' 

Our eyes are our arts and crafts. Hugging each other, the only way we can understand. What's left, leaving the road to combine ... 

Lo our hands, we multiply by sharing, filled with longing of our humanity that unique 'Otopia this! .. 

One day, surpassing the seven colors of the sun, to infinity and will run our hands, we will see that the wings of peace ...

Türkiye Komünist Partisi (TKP), Tunceli'nin Ovacık ilçesinde
ilk belediye başkanlığını kazandı. Basit gibi görünen bu olay geçmişe bakıldığında demokrasi açısından tarihi bir olay, gelecekte tarih bu seçimler için sadece bu notu düşecek!..

komünist parti tuncelinin ovacık ilçesinde belediye başkanlığı kazandı, tarihi bir olay demokrasi açısından, gelecekte tarih 2014 deki bu seçimler için sadece bu olayı yazacak

bunlar uzamsız 
plaj aydını, hani kapağında elinde büyüteç, fötrlü dedektif kitapçıkları olur ya, solunda mayolu bir kadın olur, okurken çiklet çiğnemen şart diye satıcısı uyarır, işte bu zort ismayıllar böyle bir aydın zontası it geçinirler, frenk makağıdır çoğu, Türkçeyi nonoş lehçesiyle telaffuz etme alışkanlıkları vardır, herkesi kandırabilen botoks çavuşudur, semirmiştir, göz rengi günün her saatine göre değişir, alacalı! derler halk dilinde, 8-0 a bile kuyruk sallayarak alay eden vatansız veterandır çoğu, holding buldoğu yazar kuyruğunda!!! kalitesiz üniversiteden yakınarak, boş bina açtılar der, ODTÜ Amerikan sermayesiyle kurulmuş, devi-rimci meczup yetiştiren bir Truva ahırıdır demeeeeezzzzz!!! Pamela Hilton'a sığınıp da, direnişçi ünvanı alan tek zorti bu yarı sömürgede bulunur demeeeezzzzz! Mühendisleri akdelik teorisyeni, radyatöre işeme pratisyeni kurtsever cengaver bölüğüdür demezzzzzzzzz!!! Senin teknik üniversitelerin 18 milyon gavur malı arabayla, halkalı! köle sünepeler, karınca ezmek için piyasaya çıksın diye mi yapıldı it!!!

Doğa ile mekanik yanyana çağımızın ağıtı!.. belki avare dolaştı, belki suya düştü, belki devrilen bir minarenin altında kaldı, geceyi aydınlatan gözlerin, mercan ağızlı, güzel bir yazı, ama sanat asla bilinç dışı değildir aslında, Picasso afrika sanatı ve geçmişin birikimleriyle kübist resmi yaratmış, kübist başka sanatçılarda ortaya çıkmıştır onunla birlikte, ayrıca tüm yaratılar benzeş zamanda ortaya çıkar, edison un buluşu için daha önce bir kadın mucit patent almış ama edison un başvurusu zaman içinde kabul görmüştür. Einstein mucize yok, yüzde doksan çalışma der, sanat bilinmeyen değil bilinenin enstelasyonudur kısacası, sanatın hurafelere yer vermeyişi bundandır, ama gözbağcılık ve mucize, dinde veya mistik felsefelerde yer bulabilir, çünkü amaç toplumu bir şekilde sömürme veya iyi ya da kötü amaçlı etkileme, kullanmadır. sanat kullanmaz, kendisinin kullanılmasını ister.

'Hypatia kadının yaşamda var oluşuna katlanamayan peder'şahi dünyanın bir cinnetidir ve bunun izleri hala sürüp gitmektedir. Hypatia için şairler şiirler yazmış, oyunlar ve romanlar yazılmış, çağımızda yaşamı filme çekilerek, efsane sürüp gitmiştir. Vahşi dünya ve kapitalizmin egemen olduğu yaşamda, öldürülen ve ölen her kahramanı, cellatları kutsamaktan kaçınmaz ve onun bir ikona dönüşmesine büyük bir ustalık ve alışkanlıkla uyum gösterir. Çağımızda her tür Hypatia yok edilirken, kitleler onların izin verdiği ölçüde çığlıklarla, ezgilerle, alaylarla yuğlar düzenler, yeni Hypatiaların doğuşuna ve kurban edilişine de aynı tepkileri vererek ve sanki acımasız bir işbirliği sürüp gidiyormuşçasına ve her doğan gün eski bir başlangıçmış gibi, yinelemeler ve yaşam sürüp gider.''

PERFORMANS VE OTOSANAT nefret edenle, aşık olan tanrı indinde birmiş! İkimizde aynı amaçla hareket ediyor ama farklı açılardan yaklaşıyoruz.

bir belgeselde, 'Company'lerin erkleri nasıl yönlendirip baskı altına aldığı anlatılıyordu. Politika orta ve alt sınıflara bırakılmış, rutin bir deneyim, bir alışkanlık. Soylulardan ancak kral olur. O ise varoşlardan gelme bir Harlem delikanlısı ve salt sözcü. Toplumlar bir ölünün peşinden yıllarca gidebiliyor ama sessiz ve görünmeyen ölümleri, kurgulanmış öldürümleri, tasarlanmış yavaşça, uysallıkla sürüp giden soykırımları görmek istemiyor. Ezgilerle, naralarla, alaylarla yaşayıp gidiyoruz, hiç bir şey değişmeden. Son güne dek.

Numan lalesi mi gelincik, yüzü miğferinin altında görünmeyen amazon, altın örme zırhlı, sık.

Sarikun mağarası, Necd çiçekleri ve Yemen şimşekleri adına başlıyorum.

Gerçek; Akıldan bağımsız olabilen kavramsallık, yerleşik kurgu. Kendi dışındaki olguları anlak dışı (yalan) sayabilen ortak kabullenim, somuta indirgenmiş soyutlama. (Muzaffer Çiçek - Din arap sami ırkının bir uydurmasıdır.Dini savunmak emperyalizmi savunmak,yüz milyonların ölümüne neden olmaktır.Din akılda bilimsel bilgi ile bulunan huzur,Dinlenme ve dinginliktir.Dinlenmede olan bir insanında başkasına zararı olmaz.Din madolyonun ön yüzü,arka yüzü ise melez sami ırkının dünya eğemenliğine bir araç olmasıdır.) Görüşünüz gerçeği tanımlıyor!

Gerçek; Akıldan bağımsız olabilen kavramsallık, yerleşik kurgu, ortak kabullenim. Gerçek; Akıldan bağımsız olabilen kavramsallık, yerleşik kurgu. Kendi dışındaki olguları anlak dışı (yalan!) sayabilen ortak kabullenim, somuta indirgenmiş soyutlama. Gerçek binbir surattır.

Konu çok basit, Dünya düz dendiğinde bin yıllık gerçeğimiz budur, biri çıkar ve yuvarlak der, ama yalan söylüyordur! Çünkü hepimiz düz olduğuna inanmışızdır. Gerçek ve yalan soyuttur, onu demek istiyorum. Dünya yuvarlak da değildir!!! Yer hizasından düz, tepeden bakınca yuvarlak, çok uzaktansa amorfsu, dağınık bir noktadır.

Gerçekle yalanın savaşında, yalan kazandığında tüm kirlerimizden arınacağız. Yalan kutsaldır, gerçekse bencil. Bu bardaktır dediğimizde, sadece bir eşya ve kendisiyle sınırlı bir dünya ile karşı karşıyayızdır, ama bu bardak değil diye ısrar edip, kutsal yalana doğru yol aldığımızda, önümüzde sonsuz bir evren vardır artık ve bardak kendisinin bile düşleyemeyeceği bir başkalaşımın kollarında hiç bitmeyecek bir yolculuğa çıkar. Dünya yalanla dünya olmaktan çıkar ve çağlar değişerek ilerler. Osho cahil biri!.. Aldatmak ise -anlayan için- gerçekle mümkündür!..

sıcak su soğuk sudan daha hızla donar, çünkü zıtlar birbirini çeker kuralı uyarınca, donma noktasına daha yakın olan soğuk su, donma noktasına çok daha zıt olan sıcak suya göre daha geç donacaktır, çünkü benzer olanlar zıt olanlara göre renklerini daha uzun süre korurlar.

Bilinç doğaya aykırı ve bir başkaldırıysa eğer, nasıl Tanrı her şeye kadir veya vardır diyebiliriz.
Gerçek renksiz ve kısır yalan kutsal ve de düşseldir. Gerçekte bu tuzdur dediğimizde her şey biter, bir tuzla karşı
karşıyayız ve bu hiç bir açın yaratmayan sınırlı bir kavramdır artık, ama bu tuz değil dediğimizde, peki ama ne sorusu hemen göz önüne gelecek ve sınırsız bir okyanus ve düşler alemi önümüze serilecektir artık, gerçek bizi bağlayıcı bir işlevi vardır, yalan ise düşlerin ve geleceğin adına bize bir sonsuzluk bağışladığı için gerçekten kutsaldır artık!..

Platon eştenliliğe sempati duyardı demek, organların konveks ve konkav durumlarına göre yargılar üretmek, 

Titus Tüneli ni geçtik. Köylüye gezgin, çadırı neden bu yöne kurdun, ruhlarla bir ilişkisi mi var diye sordu. Köylü, rüzgarın yönüne göre, ruhları bilemem dedi!.. Gezgin, ben modern bir insanım, ruhlar diye okumuştum deyince; Köylü, sen silahların gölgesinde yaşayan bir vahşisin, yaşamı okumalısın dedi. 

Arterotik, Pedro Pena Sendromu, kurtarıcısını yok etme içgüdüsü, aynaşık, sanatçının görevi estetizm ya da Marksizm üzerine açımlamalar yap denildiğinde yorumlar yapmak değil, bu kavramlardan hareketle yeni bir açı geliştirmek, kendi özgün yapısını kurmaktır.
kitsch deyip sussaydım. (Vikipedi- Kitsch ('Kiç' diye okunur) var olan bir tarzın aşağı bir kopyası olan sanatı sınıflandırmak, ifade etmek için kullanılan Almanca bir terimdir. Bu terim ayrıca, kibirli ve bayağı bir tada sahip şeylere ve -ticari kaygılarla üretilmiş olan banal, rüküş ve sıkıcı ürünlere gönderme 

yer seviyesindeki sanat eşyadır işlevsizdir.

kozmik taşçı, kinginiz nü

homosapiens çağından, homo dijitus çağına sonrada sibodijitus, veya meta(l)dijitus sayısal metal madde varlığa evrileceğiz

paradoksal filarmoni

mrs ölümsüz kim

SONYAZ

Babil kulesi dillerimizi ayırdı ama gözlerimizi ayıramadı

25 Aralık 2013, 11:49 · Beğen..

Ulus Fatih düş uykusu

27 Aralık 2013, 13:57 · Beğen..

Ulus Fatih Tamu Massif yanardağı

27 Aralık 2013, 15:31 · Beğen..

Ulus Fatih Etrurya

28 Aralık 2013, 23:45 · Beğen..

Ulus Fatih Erutreia

29 Aralık 2013, 00:39 · Beğen..

Ulus Fatih ,bir sanatçının yapıtlarına ilgi gösterilmesi o konuda bir ambians yaratmakla ilgili dediğimde karşımdaki ambıans ne demek diyebilir, yanıt insanın kullandığı sözcüklerin anlamını bilemeyeceği üzerinedir, çünkü çünkü ambians tpolumsal albendidir desem, bu kez o ne demek diyebilecektir, bu Avrupa emperyalizmi demek midir, örneğin bazı yazarların endüstriyel popülizme kucak açtıklarıyla ilgili bir kavrama da dönüşebilir mi ne anlama geldiğinden başka ne desem, gene peki bu ne demek diyeceklerdir, sonuç her şey bilinmeyenle açıklamasından başka bir şey değildir, egemen uygarlık biçiminin kurbanı, Etruriya, insanlığın endüstriyel demansiyon vs vs vs

29 Aralık 2013, 14:38 · Beğen..

Ulus Fatih yaşam Puşkin lerle pişkinler arasında ki savaş mı

29 Aralık 2013, 23:41 · Beğen..

Ulus Fatih Barsottelli, sanki partiküllerden, karbon fiber, elyaf veya uçucu çubuklardan oluşturuyor resmini... Sürekli Havva anamızı yineliyor, o feminen düşünden vazgeçmiyor ama sanatın bir yineleme değil, yenileme olması gerektiğini biliyor ve onu nerede görsek bilebileceğimiz, tanıyabileceğimiz bir formun, anlayışın Barsottellisi, bir gelecekçi belki de, sanatın nasıl yol alabileceğini bilen bir yolcu...

30 Aralık 2013, 15:56 · Beğen..

Ulus Fatih kıstırılmışlık duygusu ve modern bayağılığın heykeltıraşı Serra

1 Ocak, 20:17 · Beğen..

Ulus Fatih hiç bir şey sanat kadar bağışlayıcı olamaz, yüzyılların içinden bir earth, bütün sanatçılar gibi oda bir İkarus, geleceğin geçmişinden sayfalar gibi, kozmik derinlikler, yaratım gücü ne kadar sonsuz olsada sonsuzluk içimizdedir söylemi, Sanat uğruna yaşamlarını ihmal ettiler, sanatta ısrar ederek zorluklara göğüs gerdiler vs. Ölüm değil söz konusu, tam aksine hayatta ve sanatta ısrar etmiş olmaları, gene de Woolf intihar, Afife Jale'de yavaş intiharı seçmiş, Sand yaşarken ıstırap çekmiş, kadınlığını gizlemek gibi, edebiyata, edebiyat çevrelerine girmeye kalkıştığı için, bazı şeyler intihardan daha yıpratıcıdır, sembolik bir paylaşım bu, Camille Claudel hepsinden dramatik, Suat Derviş...resmin özlemleri çağrıştırıyor ve bizi kederlendiriyor... Sevgiler, saygılar...Kıstırılmışlık duygusu ve modern bayağılığın heykeltıraşı.Barsottelli, sanki partiküllerden, karbon fiber, elyaf veya uçucu çubuklardan oluşturuyor resmini... Sürekli Havva anamızı yineliyor, o feminen düşünden vazgeçmiyor ama sanatın bir yineleme değil, yenileme olması gerektiğini biliyor ve onu nerede görsek bilebileceğimiz, tanıyabileceğimiz bir formun, anlayışın Barsottellisi, bir gelecekçi belki de, sanatın nasıl yol alabileceğini bilen bir yolcu...Şaşırtıcı bir yaklaşım... Somut ağırlıklı soyut deneme!Soyut olan görsel olmayabiliyor, ama burada görsellik de göz ardı edilmemiş, renk uyumu olağanüstü, ayrıca naif bir resim, soyut naif olur mu, işte bu size özgü, tebrikler...

Gerçek bir eARTh, egemen uygarlık anlayışının kurbanı, bilimsel ütopyanın öncüsü, büyük hümanist HYPATİA...
Babil Kulesi dillerimizi ayırdı ama gözlerimizi ayıramadı!.. kozmerotizm ve ibretname DOĞUŞTAN SANATÇILAR...Kavranması güç bir derinlik, alabildiğine soyut ve tinsel versiyonlar, feminen-freudyen bir belirsizlikle, sanki karbon liflerinden oluşmuş kaotik-psişik bir resim...UNUTULMUŞLAR MÜZESİ naturale
pittore del realismo ADRES

“Dostun evi nerdedir?” diye sordu
Tanyeri ağarırken atlı
Durakladı gökyüzü bir an
Yoldan geçen adam
Kumların karanlığına uzattı ağzındaki ışık çubuğunu
Ve göstererek parmağıyla bir kavak ağacını
“O ağaca varmadan” dedi
“Tanrının düşlerinden de yeşil bir sokak göreceksin
Orada aşk bağlılık kadar mavidir
Gir o sokağa, sonuna kadar git, buluğ çağının ötesine kadar
Sonra sap yalnızlık gülüne
İki adım kala
Dur yeryüzü mitoslarının ölümsüz kaynağı yanında
Orada saydam bir korku saracak tüm gövdeni
Ve bir hışırtı duyacaksın havada, akıp giden yakınlığın içinde
Bir çocuk göreceksin birden
Tırmanmış bir ulu çınarın tepesine, bir yuvadan ışık yavruları alan
Ona soracaksın işte
Nerede dostun evi ?” OSMANİ BİR HAYKIRIŞ
LEVNî REDLOVE It's like the Horsehead Nebula but wonderful Dario Japon ressam Tetsuya Ishida 2005 yılında kendisini bir trenin altına atarak intihar etti. Tablolarında kendi yüzünü kullanan sanatçının intihar nedeni bir türlü kurtulamadığı melankoliyle, yapıtlarında gizli olduğu söyleniyor.Yarım kalan bir eARTh
Düşlere karışmış Anadolu rönesansı!..Topographic spiritüalizm!JEFF KOONS'UN 'ŞİŞME KÖPEK' ADLI YAPITI 116 MİLYON TL'YE SATILARAK YAŞAYAN BİR SANATÇININ SATILAN EN PAHALI YAPITI ÜNVANINA SAHİP OLDU.

7 Ocak, 23:51 · Beğen..

Ulus Fatih somuta indirgenmiş sanat bilimdir.

8 Ocak, 13:03 · Beğen..

Ulus Fatih joycemani

11 Ocak, 16:31 · Beğen..

Ulus Fatih İnsanoğlunun trajedis belki de, bilebiliyor, seziyor ama hiç bir şeyi değiştiremiyor olması!..

12 Ocak, 17:32 · Beğen..

Ulus Fatih Dünya savaştı,
MATA HARİ
öldü!..

12 Ocak, 22:03 · Beğen..

Ulus Fatih yer seviyesindeki sanat eşyadır

16 Ocak, 14:30 · Beğen..

Ulus Fatih bodyart, bodyquart

16 Ocak, 22:41 · Beğen..

Ulus Fatih iki kuyruklu yüzen bir yılan örümcek tanrı ana veya bodyart veya bodyquart

16 Ocak, 23:08 · Beğen..

Ulus Fatih post modern Arakne ya da yılan tanrıça

16 Ocak, 23:13 · Beğen..

Ulus Fatih demir su

vizon17 Aralık, 00:45 · Beğen..Ulus Fatih Bugün para, elektrik ve atomun parçalanmasından daha büyük icattır, çünkü o olmasaydı, diğer ikisi olamazdı, devrimler ve karşı devrimler veya insanlık tarihi diye bir şey olmazdı!19 Aralık, 22:29 · Beğen..Ulus Fatih non understand, woman versiyon, but abstrak and biokozmik and kaotik and karbon lif ritüel and psişik.20 Aralık, 09:49 · Beğen..Ulus Fatih anlaşılmazlık, kadın versiyon ama soyut ve ruhsal, biokozmik ve kaotik, sanki karbon liflerinden oluşmuş bir psişik resim20 Aralık, 20:08 · Beğen..Ulus Fatih Kavranması güç bir derinlik, alabildiğine soyut ve tinsel versiyonlar, feminen-freudyen bir belirsizlikle, sanki karbon liflerinden oluşmuş kaotik-psişik bir resim...20 Aralık, 20:18 · Beğen..Ulus Fatih Kavranması güç bir derinlik, alabildiğine soyut ve tinsel versiyonlar, feminen-freudyen bir belirsizlikle, biokozmik, sanki karbon liflerinden oluşmuş psişik-kaotik bir resim...20 Aralık, 20:21 · Beğen..Ulus Fatih Kavranması güç bir derinlik, alabildiğine soyut ve tinsel versiyonlar, feminen-freudyen bir belirsizlikle, sanki karbon liflerinden oluşmuş kaotik-psişik bir resim...20 Aralık, 23:35 · Beğen..

SOUL

Bir dilek nedir ki! 
Peki hatırım için, sözcüksüz olsun.
Deli divaneyim sana mektupsuzda,
Bak batıya, bak dağlara gör
Bak denizin maviliğine ioa aoi.
Bir an birlikte mekan ve zaman
Yalnızca kanatlardır, şaşkın düşü tutuşturan
Ve -şimdi tut soluğunu- öyle taşısınlar seni...
Arasından dağların ioa aoi...’

Bilgiyi içselleştirmeyen, tarafgirlikle yaşayan, yüzeysel düşünen toplumun kaderi... Mezar taşı kırarak düşüncesini ereksiyona çeviren, mehtere karşı çıkarak süpersonik ileriye giden kitleler!.. Ulu hakan abdülhamit han diyen adam, atatürk e mustafa deme gayreti içinde, nazım a ululuk vakfeden, kısakürek için uluorta cümle kurma peşinde... Sonuç, kışkırtmalarla, hiç bir derinliği, hiç bir yararı olmayan tutumlar dizisi, sorunlar karşısında birbirine saldıran, bağıran, hamasetle ilerleyen, suhuletle gerileyen, yalan rüzgarının peşinde sürüklenen milyonlar... 

osmanlı 1583 de anladı geri kaldığını, ancak 1718 de matematik konmuş medreselere, o söylüyor, eleştirel olabilmek, toplum için sağlıklı bir tutum... Bir alman a neden bütün filozoflar alman diyoruz, çalışırken bönsü düşünmeye alışmışlar gibi bir laf etti, çekinmeden kendi toplumuyla alay edebiliyor, biz ise 
hem kompleksliyiz, hem de ne yazık ki gerideyiz, Alman kendini beğenmiyor, 
biz ise avunuyoruz...

Elam dili, akapella, Kızılderili dönemlerinden kalma trenler, bir nikah dört cenaze günleri, simsar ve oral, düş gücünü hiç bir esemik silsileye bağlı olmaksızın çalıştırmak, adın ebeveynlerce, hangi saikler altında koyulduğuna dair çılgınlıklar üretmek ve Tibet insanları... 

Osman Gazi, Bizans tekfurunun kızı Holifar'la dünya evine girmiş olup, devşirme ruhu anında devreye girmiş adını Nilüfer'e çevirerek imparatorluğun makus temellerini atmışlardır. Yıldırım Beyazıt, en büyük düşmanımız gene biziz geleneğince Timur'a yenilmiş, gelişme durmuştur. I.Murat savaş meydanında suikaste kurban gitmiş, bir ilke imza atmıştır, Fatih, bir gecede sayısız kardeşini ortadan kaldırmış, annesi Despina olup, destursuz batı hayranıdır. Yavuz doğuya, aleviye, şafiye mezalimle varmış, Kanuni toprakları Kapitülasyon adı altında batının insafına bırakmıştır. Güneşe doğru kıyımı başlatan Kuyucu Murat Paşa'nın halk düşmanlığı geçmişten mirastır. 80.000 kişi (Hiroşima gibi!) kuyulara doldurulmuş, temizliğe kanıt olarak bazıları ağırlık yapmasın diye sadece burunları saraya gönderilmiştir. Deli İbrahim balıklara altın serpmiştir, Kaligula'yı bin yıl geriden izler! 

Abdülhamit, ülkenin ruhu olan tarihi değerler için 'Verin taşları gitsin' demiştir, Samsun fatihi Vahdettin, işgalcinin vapuruyla yadellere gitmiştir! Harf devrimi son derece yerindedir, Osmanlıcayı bilen bir tek köylü, taşralı yoktur, Osmanlı aydında yetiştirmemiştir, tarihini Hammer yazmış, mimariyi Ermeniler, ticareti yahudiler öğretmiştir, tren kızılderili zamanlarından kalmayken, bugün hala Kydrara'ya tren yoktur büyük yurdunda, üniversiteler çayır çimen derdinde, burjuvazi, ahır kapitalizmi ve faizle geçinmekte, sanatçılar taklidin, çalıp çırpmanın peşine düşmektedir! Kimse kendi işinin patronu değildir.

Anubis, diyor ki, Fransızlar o şehre hiç uğramadığı halde kırk yıldır işgalden kurtuluşu kutlayan toplum biziz. O şehir Mardin!.. Bu ahvali yol yordam kıtlığı olarak gösteriyor... Hiroşima felaketi için benim bildiğim Kandilli Rasathanesinde kandil yakılıyor her yıl, ne demek istiyorsun sen, daha düne kadar Kurtuluş Savaşı olmadı diyenlere ateş püskürüyordun, hayırdır! Senin derdin Kurtuluş Savaşı filan değil, sen doğuştan ya da bazıları gibi okuldan Efrengisin!.. Onun için Mardinlileri kutla, barbarlığı lanetlemek için işgal filan gerekmez. Schlieman'da Akhalıları lanetlemek için Truva'ya gelmişti... Batı iyi kalplidir, daha beyaz yıkar. Bir de Bikrci olmasa senin gibi! Hiç sorma, cin gibisindir valla, Bikrleştiremediklerimizden misiniz diye bir çığlık at şimdi ve kadehi kaldır, markası Bikr değil ama Bakero olsun, ha Mardin ha Madrid yahu! Gel Gezilim şimdi, salladı Bikr, salavat getir diye de nara at, pardon nakarat at!.. Dilini ince belli arı soksun iyi mi!..

Salah Birsel evinde binlerce kitap olduğunu holde geçişin bile zorlaştığını söylerdi. Sonuç, iyi ve renkli bir Türkçe'nin yazarı ve mucidi oldu. Gazeteye bakılırsa bir aydının binlerce kitabı varmış evinde, ama yazdığı söylenemez!
Eğer bir insanın binlerce kitabı var ve yazmıyorsa bu çok garip bir şey aslında, yazmalı çünkü, yazmanın bir marifet olmasından değil, bu bir zenginin parayı hiç kullanmaması, bir kasabın hiç et yememesi veya milletvekili birinin meclise maaş almak için uğraması gibi bir şey! Binbir kitabı olup yazmayanı, Freud yazmayı unutmuş bence!.. Ah günahlarımızdan kurtulmak için, öncelikle günaha girmemiz gerekir! Demokrasi, eşitler arasında bir alışveriş, eşit olmayanlar arasında da; bir savaşımdır. Tanrı hem doğru hem de yalan söyleyemez, mantık tanrının üstündedir, çünkü mantıksız olamaz, 1+1=3 etmez. Tanrı tanrı yaratamaz, tanrı dokuncada bulunuyorsa, olayı öngörmüş olamaz. Pencereden vuran ışık kara güneşe yansıdı ve korkutucu bir sevinç kapladı ortalığı...

Mona Lisa, Louvre Müzesi'nden çalınınca popüler olmuş bir resim, çalınınca efsaneye dönüşmüş, öyle olmayan nesneyi örümcek ağları bekliyordur belki de, onun dediği gibi sanatın bir moda olduğu düşünülürse...
Çalındıktan sonra Mona Lisa, Madonna'ya dönüştü düşünsel çevrenimizde ve ona binbir türlü yakıştırmalarda bulundu insanlık... O hepimizi sevecenlikle kucaklayan Meryemana olabilir miydi, Leonardo'nun ruh ikizi olabilir mi peki!.. 4 yılda bitirmiş da Vinci Mona Lisa'yı, eğer kısa sürede bitirmiş olsaydı, şunu diyebilirdik, onun gerçekte hepimizi büyüleyen bakışı ve tanrısal gülümseyişi, her doğum bekleyen bayanın yüzünde beliren o sonsuz dinginliğin tuvale yansıyışındandır... Zamanın akışı ve mekanın tutsaklığı sürdükçe ona ilişkin bizleri büyüleyen yorumlar ve efsanelerin süreceğinden hiç kuşkunuz olmasın...

Gerçeklik olarak algılanmak istenen görünüme iman ediyoruz artık, gerçeklik sona ermiş ve sanal gerçekliğe geçilmiştir. Artık bizim için olayların gerçekliği değil simülakrı söz konusudur. İletişim araçları sayesinde gerçeklik silinmiş ve simülakr hale getirilmiştir. Diğer deyişle simülasyon ile gerçek iç içe geçmiştir. Ve yine çağımızın betimi nesneye, kopyayı gerçeğe, temsili aslına, dış görünüşü ise öze tercih ettiğinden kuşku yoktur. Çağımızın kutsalı yanılsamayı, kutsal karşıtı ise gerçekliği içermektedir art

Bordalarda akan güneşli mavilik
Duruldu yavaş yavaş.
Kaptan köprüsü kampana çaldı,
Irgat boşaldı,
Demir attı uyku gözlerime.
Dumandan atlara binmiş
dumandan süvariler 
kanımda küreyvatı hamraya kurdular pusu.
Beynimde vurdu ya borusu…
Parmaklarımda kurşunkalem
uzadı,
bürüdü,
kalınlaştı,
aldı bir süpürge sapı biçimini.
İhtiyar bir sokak süpürücüsü oldu elim
dayandı süpürgesine
uyudu!!!
Deeee…
Diiii…
Duuu…
Renkler seslerin omzuna binmiş.
Işıklar gölgelerin kucaklarında
akıyorlar…
Beynimin emir defterinde yalnız bir emir var:
boş oturmak!!!
kımıldanmadan,
kımıldanmaksızın,
boş bir fıçı gibi boş oturmak…
Boş…
Bomboş…
Ne sevgi,ne nefret,ne şefkat,ne kin,
hiç biri…
Birdenbire lakin
İkinci bir Japonya parçalandı karnımda!
Açlık,
dizip on parmağını burnunun tepesine
çıkardı dilini,
ölüm
kemik bir kahkaha gibi salladı mendilini.
Doğruldum…
Gözlerine demirleyen uyku
demir aldı.

Dumandan süvariler
eridiler…
Beynimin emir defterinde emir yazan
kumandan
kovuldu çadırından…
İhtiyar sokak süpürücüsü kavradı süpürgesini,
kavardı ve
onu koydu yine
kürenin derdini süpürenlerin
hizmetine.Devamını Gör

Beğen · · Paylaş.
3 diğer yorumu gör..Ulus Fatih anlaşılmazlık, kadın versiyon ama soyut ve ruhsal, biokozmik ve kaotik, sanki karbon liflerinden oluşmuş bir psişik resim20 Aralık, 20:08 · Beğen..Ulus Fatih Kavranması güç bir derinlik, alabildiğine soyut ve tinsel versiyonlar, feminen-freudyen bir belirsizlikle, sanki karbon liflerinden oluşmuş kaotik-psişik bir resim...20 Aralık, 20:18 · Beğen..Ulus Fatih Kavranması güç bir derinlik, alabildiğine soyut ve tinsel versiyonlar, feminen-freudyen bir belirsizlikle, biokozmik, sanki karbon liflerinden oluşmuş psişik-kaotik bir resim...20 Aralık, 20:21 · Beğen..Ulus Fatih Kavranması güç bir derinlik, alabildiğine soyut ve tinsel versiyonlar, feminen-freudyen bir belirsizlikle, sanki karbon liflerinden oluşmuş kaotik-psişik bir resim..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder