18 Mayıs 2019 Cumartesi

SAYILAR
>
> Hiç bir zaman iki çarpı iki neden dört eder diye düşünmedim, benim anlayamadığım; 2. Bu ne sizce ?.. İki ? bu mu, o zaman işte hemen kendimden geçiyorum, 2 evet, ? bu gibi ama ikisi yan yana gelirse 4 edecek nasılsa!.. 2'nin kökleri nereye uzanıyor acaba; Adem ve Havva'yı mı imgeliyor, 2 yoksa tecimsel bir kavramın amblemi, gizil bir imgesi, işareti mi, Kabalacı öğretilerden kaynaklanan sihir dolu bir logo, bir simgede olabilir, birilerinin kendi aralarında anlaşıp adsızları dolandırmaları için... Kötümserim evet, çünkü 2 pozitif ve şiirsel anlamlarla yüklü, biz demek örneğin 2, ikimiz bir arada olursak dünya vız gelir...
>
> 2 den yaşamım boyunca bir yarar görmedim ben, matematikten hep 2 aldım, boş kağıda hep 2 verdiler, çengelli bir sopa, insan başı gibi bir işareti hicvetmek için kullanır gibi, hep önüme sürdüler, iyilik meleği gibi, 2 bir illüzyon... Ruh ikizim benim, nerede o, kabristana mı gelecek, dolandırılırken aldatıcı bir ışık veya içime dolan bir sıcaklık gibi 2... Sonrası hep karanlık ya da yapayalnızlık ya da umarsız sanrılarım. 2 gizli bir nefrettir benim için dostlarım!..
>
> Ama yine de Voltaire'in şöyle söylediği bilinir, 'Eğer dünya insanlarının, bir yerine iki tanrısı olsaydı, bütün savaşlar ve barbarlıklar olmayacaktı, 1789 Fransız devrimi diye bir not düşülmeyecekti, tekbir tanrı her şey için sonuna dek sabretmek anlamında, iş işten geçiyor ve kan gövdeyi götürüyor, oysa iki tanrımız olsaydı, kılı kılına bir denkleştirme sistemi kurgulanacaktı, birinin yanlışını, yanılsamasını öteki düzeltecek, ötekinin doğrusuna, uyumuna beriki evet diyebilecekti, diyalektik ve hatasız bir varlık imal edilecekti... Bugünün tanrısını betimleyen öz, eşitsizlik ve acımasızlığın serenadıdır, kan ve göz yaşının kanıksanması üzerine kurulmuş bir Euripides tragedyasıdır. Olmamalıdır. Her şey tek bir tanrının iki dudağı arasındadır, biri doğmamış doğurmamışsa, bir başkası da onu yapabilir. Evren bir yineleme ise, tanrı çoğul olabilir.
>
> ***
>
> 1. Peki bu ne, yalı kazığı mı bu ya da sana uygun olan işte bu işaret veya adam ol, cesur ol, direk gibi, sütun gibi, Koçero gibi ol, bak göreceksin bu dünyada kimse sana dokunamaz demek mi, oysa hep tersi, nereden geldiği belirsiz, mızrak gibi bir şey, bir illet türü, hep böğrüme saplandı, kalabalıklarda yüreğime sancı gibi bir şey girdi, baktım hep o, kralların asası, orduların kılıcı, ululanmış kargıların ucu hep bu, böyle bir şey gördüğümde hemen oradan uzaklaşırım, sende var ondan diyen bir leyla var evde, çok düşündüm, yüzüm kızarır gibi olur bazen, hayıflanırım anlamsızca, ah, ''Mızrağı flütten geçiriyor hayat!..'' derim, boyun eğmem hep kırılırım. Sürünmem ölmek isterim ben!..
>
> Sayılar, bir oyun, bir algı ve şaşırtmacadır. Matematik yoksulları sömürmenin bilimsel yolu... Matematiksel eğretilemelere bir örnektir şu, yarım aslan bir köpek etmez ama bir köpek yarım aslan edebilir. Yeryüzünün illüzyonist diyarından Mississippo Cincinnati söylemiştir. 1 için söylenebilecek tek şey, yaşamın, barbarlığın ve tanrının simgesi olduğudur. Violentizm. Bir ok, yüreği delip geçen, düşünceleri, paramparça edip, ezen, dağ aşan, uzaya uçan, çöl geçen, yakıcı, yok edici bir ışın demeti... Tanrı birdir ve sıkıldıkça onu dinlemelidir.
>
> ***
>
> 3... Ah derim işte, bir çift göğüs gibi ya da uçları yarım kalmış, birleşemeyen bir yürek!.. Heyecan tutar, erotik bir şey bu diye düşünürüm ama aynı zamanda 3 adet 1 demektir bu... Gel de beğen!.. Yaşamak neden korku tünellerinin birini geride bırakıp, diğerine koşmak tanrım, 3 yabalı 1 şeytan simgesidir 3. Ayrıca, ne karmaşık bir yeryüzü, içerek büyüdüğüm süt imgesinden, şeytana uzanan dikenli yollar o, oradan ana-baba ve çocuk imgesi ve borsanın kapısına dayanan, kumarhanenin girişi, Bergerac fısıltısı ya da kısrak bahçesi, yetmedi, bir kâr hanenin kirişi bu...
>
> 3, seni sevmek isterdim ama, oval, yani ılık ve sıcaklığın simgesi olan senin göğsüne, yalvararak, yakararak bastırdığımda başımı, havasız kalıyorum, emdiğim süt acı geliyor, boğulacak gibi oluyorum, neredeyse ölüyorum...
> 3 demek barış ve sevginin olanaksızlığını anlatan bir kurmaca, şu dünyada her şeyin yarım kalacağını kanıtlayan bir kurnazlık, bir çift yuvarlaklık, ovallik mi tanrım!.. Ben 3 den çok korkuyorum. Yaratanın hakkı üçtür. İsa, kutsal üçü ululamıştır. Üç triumvirlik ve troykadır, kutsal eşitsizliktir. Tuba ağacında üç fidan ve sen, ben, o yalnızca, anlaşılması çok güç.
>
> ***
>
> 4. İdam sehpası mı bu, bir darağacı, oysa 4 kişilik masa en büyük güzellikmiş diye büyüdüm ben, her şey tamam yani, ilkokulda 5 in bir altı, en güvenilir rakamdı, 5 alırsan herkes sana bakar, ama 4 gizli bir şifre gibidir, hem iyisindir hem de gözlerden uzak, gizlisindir.
>
> Oh be, Peçeneklerden bir peçe gibi her şeyi örter ama 4 kişi ölmüş deseler, soğuk su ile yusalar korkum sınırsızlaşır, ne büyük bir rakam bu yarabbim, 1 değil, 2 değil, 3 değil, sayması bile zor, nasıl oldu da 4 kişi birbirini öldürdü, karabasan mı bu dünya, bir cehennem yeri mi, kumar 4 kişiyle oynanır, sofra 4 kişi olmalıdır, birbirini kesen ilk çizgiye 4 denir... İlk tümleyici ve ilk parçalayıcı, darmadağın edici bir numro 4, sonsuzluğun sonudur düşünüldüğünde, sonun başlangıcı, başlangıcın sonunu imleyen bir darağacı, ürkütücü çengel. 4, o denli büyüktür ki, 4 kişi bir ordu olabilir, 4 kişi bir kent kurabilir, 4 halife dini yayabilir demiştir, Muhyiddin el Cehari. Dört demektir sondaki...
>
> ***
>
> 5. Orak çekiçtir, en tehlikeli sayı kimilerine göre, 5 kişi bir devlettir, beşi bir yerde, maskeli beşler, bir elin parmakları, 5 bir şey yaratabilmek için, olması gereken niceliklerin toplamı, kâğıt paraya geçiş, 5 bir varlık... Tanrı, şeytan, melek, yalvaç ve kulları, i5lem tamam, o sonsuz bir tamamlayıcı, statükonun varlığı, sağlayıcı, simgeleyen bir işaret. Korkunç bir rakam, evrenin gizi, kültürel sanayi, tüm acılarımızın, keder ve sevinçlerimizin ve dünyaya sığmazlığımızın gizemi 5 de yatıyor, 5 olmasaydı, dünya kurulamazdı, evren olamazdı, yaratmak için eğer gerekli bir varsayımın imgesiyse 5, yazacak değerde başkaca bir şey yok demektir.
>
> Soren Kierkegaard, beş rakamların şahıdır demiştir, uygarlığımızın yaratıcısı elimizde 5 parmak vardır, insan olabilmenin koşulu olan 5 duyumuz, görme, koklama, tatma, duyma, dokunmadır... Teslim olma -yaratana sığınmanın- koşulu da 5'dir.
>
> ***
>
> 6. Zigot, kamçı, sperm. Üremeyi simgeleyen bir hücresel yapı bu. Fallop tüpü, anayurdudur onun, döllenme ve östrojen hormonu. 6 karnede en sıkıcı rakam, iyi değilsin, kötü de değil ama kötücüllüğe yakınsın. Suçluluk hissidir 6, spiral bir sonsuzluğun kısasa kısas anlatımı, rakamların dili tam anlatılamaz evet ama simgeler karmakarışıktırlar, doğalarından kaotik ve nasıl bakarsan öyle gibidirler, 6 silik bir harf, gücü gizlenmiş en büyük giz!.. 6 için yazılacak olanlar, gelecekte olacak olanlar nedir demeye benzer. 6 bilinemezliğin ve geleceğin kendisi...
>
> Bu rakamla yapılan en büyük espri, külot giymemekte ısrar eden kraliçe Viktorya'nın bu alışkanlığı yüzünden 6 kere erkini kaybettiği ve 6 kerede geri geldiğidir. 6 sihirli bir şey gibidir ama kimselerde bilmiyor. Bir sperm hücresinin, döl evine ulaşması, onun boyunun altı kere altı yüz katıdır ve sperm 6'dır.
>
> ***
>
> 7. Bir tür 1... Dünyanın en sevimli harfi, çünkü 1 in tüm günahlarından tümüyle uzak, dünya 7 günde yaratıldı ve 7. gün eşref saatidir, bir dinlence... Bir hafta 7 gündür ve insan günleri değil haftaları izler, bu hafta şu olacak, öbür hafta gelecek, son hafta belli olacak. Sezar, bir kalkışma 7 gün sürerse kapitol yıkılır demiştir, tanrının dünyayı yedi günde yarattığını ve 7'nin yaratılışın sınırlarını ve kurallarını gizlediğini bilir, Küba'ya bir tekneyle çıkanlar 7 kişiydiler, Pamuk Prenses'in 7 aşığı vardır, 7 uyurlar 7 yüzyıl sonra uyanmışlardır, 7 silahşorlar, samuraylar, her şeyi değiştirmeye kalkıştılar. 7 filan feşmekan... Dünya ve kozmosu özetleyen bir kutsal yalandır.
>
> ***
>
> 8. Güzelliğin timsali, insan gibi, ana tanrıça belki, oturmuş Ra, Buda ya da sonsuzluğun dolanık biçimselliği, ying ve yang, sonsuzu imgeleyen iki simgenin birleşmiş hali, iki sıfır, her şey ve hiçliğin üst üste durmuş cimi ama bu işaretler yan yana geldiğinde, sonsuzluk diye bir şey olamayacağının kanıtı da aynı zamanda, ana tanrıçanın, yeryüzünün hiçlikten gelip hiçliğe gittiğinin sembolü... 8 belki de tanrının adıdır.
>
> Gebeliğin, doğumun, yaratımın simgesi. Bir insan 8 kere artarda hapşırdığında ölürmüş. Gidenin yerine yenisi geliyor nasıl olsa, hapşırmak iç dünyadan can soluğunu kovmakmış!.. Hazar Demir Yolları'nda çalışırken, işi gücü bırakıp ime time karışan Sultan Paladuryan adında birinin, 8 benim annemdir diyerek, elini salladığı, el'veda deyip rüzgârlara karıştığı söylenir. Rüzgâr kızan, küsen, susan ölülerin soluğundan başka bir şey değildir... Sultan, ağaçlarla alay eden ve sürekli parmaklarını sayan biriymiş...
>
> ***
>
> 9, ilk anokranizm sanki, 6'nın tersi, çevirgenlik hali, tıpkı düşlerin ve yazıların sonsuz olamayacağının kanıtı gibi, başka form mu yok, 6'nın Hegelyen duruşunun, Marks tarafından ayakları üstüne dikilmiş söylemidir bu... 9 doyurucudur ayrıca, 10 dan, gerçekte bir rakamlar birliğinden oluşan ahvalden 1 eksik, 9 bir öğrencinin okullarda sevdiği notların başında gelir, 10 eksiksizdir ve ama inandırıcı değildir, asıl tamlık 9 dur, tüm olana 1 var, o 1'se sonsuza dek eksik olmalıdır kaçınılmazlıkla, çünkü tamlık olanaksızdır. 9 var olan en büyük tekil sayı, bir tür tanrı!.. 9'dan büyük hiç bir şey yoktur evrende, 9 doğurmak, sonsuzluğu simgeler ve dokuz gerçekte, tokuz demektir. Bir tür Son!.. Apocalypse...
>
> ***
>
> 0 ise evrenin kendisidir!.. Başlangıç ve bitişi imgeleyen nokta... Her şeyi içine alan bir hiçlik, her şeyin hiçlendiği bir varlık... Her şeyin anlamı olduğu halde neden anlamsızlığı ya da hiçliği anıştıran bir şeydir o... Çünkü tanrım, 1 eş ver bana, 2 de çocuk, 3 de komşu, 4 de davar, 5 de tarla, 6 da ağaç, 7 de gün, 8 de saat, 9 da yıldız ve bir de dünya!.. Yani 0'nu... Her şey ve hiç bir şey olanı...
>
> 9 bir tür tanrıdır ama 0 tanrının ta kendisidir. Onun içinden geçmeyen hiç bir şey yoktur, kendi dışında!.. Öyleyse, her şey = hiç bir şeydir. Sıfır, tanrının görünümüdür şu aynadaki, bir sıfır çizin ve kulağınızı yaslayınca bekleyin, az sonra tüm dünyanın sesleri yankılanacaktır, koklayın onu, tuhaf bir koku yayılır, dikkatle bakın, bir çehre belirir, dokunun, kıpırdar ama sakın yemeye içmeye filan kalkmayın, yoksa tanrı sizi yanına alacaktır!.. Belki sizde tanrı olacaksınızdır, sıfırdan sezdirmeden uzak durmalısınız...
 Çünkü sıfır eşittir tanrıdır!..                               

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder