18 Mayıs 2019 Cumartesi


>>
>>
> Sergilenen sanatı eleştirmek herkesin hakkı, ama kötüsü çoğunluğun baskısı, toplum ayrışmamış, rahatlıkla bir tarafı tutuyor ve terazinin bir kefesi hızla yere çarpabiliyor, modern toplum olamayışımızın en büyük göstergesi, ayrışamayışımız, genel özeli yerle bir ediyor, oysa çağdaş toplumda taraflar olmalı, şu konuda sanmıyorum ki taraflar olsun, genel bir tarafı suçlayacak ve konu kapanacak! İşte en büyük sorun bu, düşüncede ayrışamamak, bir kümes hayvanı gibi koro halinde aynı sesi çıkarmak! Çağdaş olsaydık, yüzlerce farklı düşünce üretirdik, düşünemeyişimiz normal ama, bunun nedenlerini biliyoruz, şimdi desem ki, laik sistemin suçu bu, hemen performansı savunanlar karşı çıkacak, oysa performans sahibi bunu yapabilmeli, kendisini eleştirenle aynı konuma düşse bile, çünkü performansı eleştiren aynı zamanda laik sistemi savunan biri, paradoks içi paradokslar!.. Görüşüm şu, performansı eleştirenin bu ülkeye katkısının, performans sahibinden daha fazla olduğunu kim iddia edebilir, sanat açınlar, değişiklik yapamaz, sanat gözler önüne serer, eleştirenlerin, sanatsal çabayı eleştireceklerine, sanatın alanının değişkelerle genişlemesi ve toplum olarak farklı düşüncelere savrulabilmemiz için çaba göstermeleri gerekirdi, toplum statik, düşünce üretemiyor, farklı yaklaşma alışkanlığı yok, iki, üç görüşe bel bağlayan yarıcanlılarız, felsefe geliştirememişiz, resimde bir akım oluşturamamışız, mimarimiz yok, heykelimiz hiç yok, sanayimiz, endüstriyel üretim ve benzeri şeyler gene yok ne yazık ki, bütün bunların nedeni ne olabilir ki, düşünce geliştiremeyen bir toplum, Şükran Moral'a takılır kalır, arabesk, ufuksuz, iç sıkıcı, düş kıran bir son iç çekiş toplumu. Şükran Moral'ı övecek değilim, eleştirenlerden farkım kalmaz, üzerinde durulması gereken bu sığlık denizinden nasıl kurtulacağız, eğer kurtulabilseydik ve toplumun düşünce üretebildiğine inanabilseydik, Şükran Moral gerçek konumunda olacaktı ve eleştirmek, düşünsel bir edime dönüşebilecekti ama böyle bir toplum ve aydın skalasında, Şükran Moral'ı eleştirmek son derece lüks, aşağılayıcı ve utanç verici bir şey. Düşüncenin gelişmediği, ayrışmadığı, dallanıp budaklanmadığı ve düşüncenin hazzından uzak yaşamak zorunda kalmış bir toplumda, olan bitene ancak bir İlahi Komedya diyebiliriz. Şükran Moral'ı bu durumda eleştirmek, aczin birliği, zavallılık ve yer seviyesinde bir sanatsal, düşünsel tavır olarak, asıl eleştirilmesi gereken ve üzülmemize yol açabilecek, toplumsal bir dramdır. Asıl tepki gösterilmesi gerekende ne yazık ki budur..


sanatsal dürtünün eylemsel izlencesi olan bu performans, toplumsal etkileşimin birey üzerindeki izdüşümsel yanılgısını yansıtmakta, soruna düşünsel boyutta yaklaştığınızda, alegorik kavramların bitim sürecindeki paradigmayı bir bütün olarak algılamak yerine dürtülerin kavramsallaştırdığı saplantıların çözümsel ve içselleştirilmiş düzlemdeki alt benlik kurgusu, kişinin katmansal çağrışımlarını uyarma amacını üstleniyor

gibi söz oyunları mı demeli


bir paylaşım gördüm sanal olarak, internetten bir cismin yerini değiştirebiliyormuşsun, gelişecekmiş daha, belki bir gün buradan seni öpmek nasip olur! sen şimdi neden illa o dersin, bu tür gerçekliği en iyi o kanıtlarda ondan! şu olamaz mı dersen, benim fikrim çok daha başka! en iyisi şimdilik böyle olsun! benine aşık olmasam bunlar başıma gelmezdi!!!
>>
>>
>>
>>
>> hiç bir şey istediğim gibi gitmiyor belirsizlik hakim ama genede bana bağlı bazı şeyler, bakalım!
>>
>>
>>
>>
,
>> hastayım dedim doğru ama hastalıkla ölünmez!
,
>> yazmamak seni etkilemiyorsa yazma ama şu var, ben kasten konuşmadıklarımdan rahatsız oluyorum, bilinçli olması beni rahatsız ediyor ve sorun olmayı sürdürüyor,
>>
,
>>
>> konuşmadığımı görmemeliyim, YOK olmalı yani
,
>> sen benim problemim değilsin, sana güveniyorum, silsende alınmam mesela, belki sevdiğim için üzülürüm ama, seni özümsedim ben, günahlarımızı paylaştık! ilgimi yerine getirdim! -ne demek bu Meryem izah et bana!- sonuçta sana küsmem kızmam, birde şu var senin gibi arkadaşa dosta yazarsan biraz içleniyorsun, neden derinde gerçekten bir sevgi var, gerçekten, seni daima seviyorum çok hemde, ama lafı bu konuda uzatmak rahatsız ediyor insanı, hakim olmak istediğimiz hayat bazı şeylere imkan vermiyor, her geçen dakika bir yineleme mesela, seni öpmek istiyorum, sebebi ne olursa olsun, içgüdüsel belkide,
>>
>>
>>
>>
>>
,
>> sevmek öpmek arzulamak çok doğal cinsiyetiz biz, durum ne olursa olsun onu arıyorsun
>>
,
>>
>> birde sır vereyim!!!! öhö! zamanı!
>>
,
>> sevişmek nedir biliyor musun
>>
,
>> yazmışımdır belkide
>>
,
>> akıl kocadı bizde!!!
>>
,
>>
>> sevmek arzulamak, seni exite eden için muhteşemdir, dünyayı bana verseler benseni arzularım neden, çünkü ruh sevişir beden değil!
>>
>>
>>
>>
>>
>>
>> ruh severken senin varyantlarında, anılarında, seni ele geçirmenin surları yıkılmış kulelerinden uzaklara bakmanın sarhoşluğunu tatmak için seni arzular
>>
>>
>>
>>
>>
>>
>> bir beden cismanidir, sevişmek yaratılmışlığın içgüdüsü tamam ama bunun en ilkel biçimi bedenlerin teması
>>
>>
>>
>>
>>
>>
>> oysa onu isteyen ruhtur gerçekte
>>
>>
>>
>>
>>
>>
>> ruh kimi arar, kendi uçurumlarıyla yüzleşmeyi
>>
>>
>>
>>
>>
>>
>> onu kimde bulacaktır, ruhunun labirentlerinde gezindiği, karşılıklı ruh pınarlarından içtiği, içmeye vesile olduğu karşılıklı tabi
>>
>>
>>
>>
>>
>>
>> onu kim o
>>
>>
>>
>>
>>
>>
>> basit bir soru bu
>>
>>
>>
>>
>>
>>
>> çünkü doğallıkla Meryem mucizevi değil yani cevap
>>
>>
>>
>>
>>
>>
>> ama şunu bil
>>
>>
>>
>>
>>
>>
>>
>>
>>
>>
>>
>>
>>
>>
>> seninle sevişsem bu sevişmek olmayacak, bu ruhun derinlerde bir gezintisi, hayatın acıları sevinçleri vb gibi karmaşalarıyla bir ödeşme hesaplaşma olacak, ruh dinginleşip huzura erecek, daha çok karmaşaya sürüklenemez mi, işte bunun önemi yok, sevişmenin ruh çarpıntısı her halükarda bedenin mahkumiyetinden daha muhteşemdir. onun için seninle sevişsem şifa bulur, ruhum sakinleşir, yenilgi ve utkularım ılık bir deniz gibi sakinleşirdi. utku ve yenilgi sen buna kızıyorsun, yahu edebiyat bu deyim yani,
>>
>>
>>
>>
>>
>>
>>
>>
>>
>>
>>
>>
>>
>>
>> sözlerimiz görünmez aşkım utku ve yenilgi diyen aslında bir manayı arıyor ve kısaca o deyimle yeitniyordur
>>
>>
>>
>>
>>
>>
>> geçen gün entel görünümlü bakımlı biri gürbüz çocuğuyla gidiyordu, hayat bir yarış değildir dedi çocuğa
>>
>>
>>
>>
>>
>>
>> biraz hızla geçiyorduk duraksayıp ardından ne diyecek diye beklemeye utandım
>>
>>
>>
>>
>>
>>
>> ama si gibi bir şey ıslık gibi hafifçe kulağıma çalınır gibi oldu gerisini duyamadım, acaba hayat bir si...stem dir mi diyecekti
>>
>>
>>
>>
>>
>>
>> ben öyle geçiştirdim çok isteyip duyamadığım şeyi, yoksa hastalanırım ben gerekni okuyup işitemiyorsam, bir şey ekleyip ruhumu hastalıktan kurtardım yani
>>
>>
>>
>>
>>
>>
>> tabi o anda sen aklıma geldinnnnnnnnnnnnnnnnnnn
>>
>>
>>
>>
>>
>>
>>
>>
>>
>>
>>
>>
>>
>>
>> onun için seninle sevişmeliyim, seni içmeliyim, senin etini yemeliyim, seni solumalıyım, yavaş yavaş içimde yokoluşunu görmeliyim, senin kanını içime dökmeliyim canımmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmm sevgilim Meryemimmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmm
>>
>>
>>
>>
>>
>>
>>
>>
>>
>>
>>
>>
>>
>>
>> benim olllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllll
>>
>>
>>
>>
>>
>>
>> VİCDANIN VARSA
>>
>>
>>
>>
>>
>>
>>
>>
>>
>>
>>
>>
>>
>>
>> salt bedene indirgenmiş sevişme yıkımın ritüelidir artık.
>>
>>
>>
>>
>>
>>
>> ve eksiliştir giderek, hiçleniş yok oluş, buna katlanabilir insan, nedeni şu, hiç bir zaman hiç bir şeye tam olarak ulaşamayacağımızı biliriz, buda onlardan biri diye görmezlikten gelebiliriz yani. hayat sonsuz, insan kısa!
>>
>>
>>
>>
>>
>>
>> Ama
>>
>>
>>
>>
>>
>>
>> unutmadım ha
>>
>>
>>
>>
>>
>>
>> vicdanın varsa benim ol. tekrarlamak iyi değil deme, yaralı kuş kurtulmak için sürekli aynı hareketi yineler!
>>
>>
>>
>>
>>
>>
>> ama onu iyileştirebilecek birinin aaaaaaa sende hep aynı şeyi yapıyorsun demesi sence ne demektir!!!!
>>
>>
>>
>>
>> konuşana bak der misin!
>>
>>
>>
>>
>>
>>
>>
>>
>>
>>
>>
>>
>>
>>
>>
>>
>>
>> Şuna emin olun ki bu tür bütün paylaşımlar manipülasyondur. Aptalcadır, hayvancadır. Ahır kapitalizminin şovudur. Kaplan ve köpek, kuş ve kedi yan yana gelemez, evcilleştirilmiş yani karnı doyurulmuş, insan olmayan her canlı temelde zararsızdır, bu paylaşımlar, bilinçaltında katille maktulün, kalpazanla mağdurun, ezenle ezilenin mutlak bir dostluk, dayanılmaz bir güzellik içinde yaşayabileceği imajını yaymaktadır. Bu hayvanlar köledir ve doğalarından koparılmış birer kobaydır..., bunu hümanist ve evrensel kardeşlik duygusunu yaymak adına kullananların tümü kalpazan, soyguncu, işbirlikçi ve komprovize bezirganların satılık köpekleridir. Bu görüntülerin tamamı, midesine indirenle, parçalanan-çiğnenenin, pekala dostça yaşayabileceği, aksi halde kabahatin 'kendisinde' olacağı düşüncesini yaymaya yönelik bir ahlaksızlıktır. Bir evde 'Büyük Birader'in gözetimindeki her hayvan süt dökmüş kedidir. Bunu paylaşanda, insanlık haini, niteliksiz bir homoşizoid, oyuncak robot, maskeli bir ittir!..
>>>>
>>>> Sanatçı gericinin tekidir, Beethoven sağır kulakla ömür boyu piyano tıngırdatmış bir şizofrendi! Hepsi sabit fikirli birer şizoitdir! Piyano çalmayı medeniyet sanıp, sazı aşağılayan !!! Mesela daha dün sanatçı robot heykeli kaldırılsın dinozor konsun diye çığlık attıl, dinozor, yani hayvan! Sanatçıya anadoluda süs biberi derler, sanatçı bizde kendini öncü zanneden fırdöndüden bir şark mahsülüdür!!! Şairi fransız şiirini ülkesine taşıyan -pivot! yazarı kolaj hırsızı bir idir newyork caza evrensel diye bayılan, karaköy de çalan türküyü aşağılayan, manda yuva yapmış söğüt dalına, yavrusunu sinek kapmış gördünmü dizesine gülerken, rimbaud'nun terleyen balık dizesini selamlar!!! siz hiç köyüne eşekle gidilen bir ülkede, 56 model chrysler, plymouth koleksiyonu yapan zanatçı gördünüzmü, bisiklet bile yapamayan ülkede! İşte bu adam kendini sanatçı sanıyorsa,
>>>>
>>>>>>
>>>>>
>>>>> Bir yazar nasıl bu kadar Mona Lisa tebessümüyle sırıtarak yaş...ayabilir ki şu görünen dünyamızda, adamlar bence ruhen hasta, mutsuz veya düşkünme içindeki bir insanın daha sağlıklı olabileceğini düşünüyorum ben, kırmızı yanmış ama araba üzerinize geliyor, dilenci para alıncaya kadar yanınızdan ayrılmıyor, gazeteler cinayet dizisi yayınlıyor, gerçek ortaya çıkana kadar yalan dünyayı dolaşıyor vs!..
>>>>>
>>>>>
>>>>> Şu çok derin bir yara insan için, kendisini aldatması, kandırmak!
>>>>>
>>>>>
>>>>> DEMAGOGRASİ mucidi
>>>>> Salak beach clup parti kizlari sezonu acilmistir. Bu sene de hep oldugu gibi elinizde tukenmeyen (ickisini bilerek bitirmezler cunku ikinciyi alacak paralari yoktur) naneli mojitolarinizi fosforlu pipetlerinizden yudum yudum cekerken, parasini zar zor denklestirip aldiginiz bikininizle selfie cekilmeniz beach clup kizi olmanin ilk sarti 😁 ha bir de; saclar iri dalga ya da kalca hizasinda duz olacak, gozlerde eye liner ve rimel, dudaklar en rezil renkli ruja bulanacak.
>>>>>>>
>>>>>>>>
>>>>>>>> homotrans, kurani yazılar, yüzeysel derinlik.
>>>>>>>>
>>>>>>>>
>>>>>>>> alıntı ve çalıntı sorunsalı
>>>>>>>>
>>>>>>>> bir yapıtın omurgası size ait tümleyici öğeler başkasın ait ise yapıtınız alıntılarla süslü ama omurgası başkasına ait tümleyici öğeler size ait görünüyorsa yapıtınız çalıntıdan ibaret demektir.                                   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder